Toplumu oluşturan en küçük yapı taşı ailedir. Bir toplumda aile yapısının sağlıklı, düzenli ve bu bütünlük korunarak devamlılığının sağlanması ne kadar mümkün olur ise o toplumun temeli bir o kadar sağlam olur. Dolayısıyla bu küçük yapılanma, toplum düzeninin temelini oluşturmuş olur.
Aile kavramı ve düzeni ile ilgili hükümler TMK' da düzenlenmiştir. Eşler evlilik birliği içerisinde birlikte yaşamak, eşine sadık kalmak, eşe yardımcı olmak, aile içerisindeki birlik ve mutluluğun bozulmaması adına birlikte özveride bulunmak ve çocukların olması halinde onların bakım, eğitim ve gözetimlerine birlikte özen göstermekle yükümlüdür. Aynı zamanda eşlerin aralarında evlilik birliği başlarken söz verilmiş olduğu üzere, birbirilerine karşı hastalıkta ve sağlıkta yardım yükümlülükleri de bulunmaktadır. Bu sebeple maddi ve manevi olarak birbirlerinin her koşulda yanında olmaları gerekmektedir.
Bu ilkeler doğrultusunda kanun koyucu,eşlerin evlilik birliği içerisindeyken birbirine karşı olan bazı yükümlülüklerinin, evlilik birliği sona ermiş olması durumunda da devam etmesi gerektiği düşüncesi ile hareket ederek nafaka kavramını ortaya çıkartmıştır.
Makalemizde nafaka türlerinden yola çıkarak yoksulluk nafakası, şartları, süreleri ve hangi durumlarda nafaka yükümlülüğünün sona ereceği hususları, kanun hükümleri ve Yargıtay kararları ışığında incelenecektir.
Nafaka, birbirini geçindirmekle yükümlü olan kişiler arasında karı-koca, altsoy veya üstsoylar arasında ya da kardeşlerin birbirine yardım yükümlülüğüdür.
TMK hükümleri altında nafaka türleri ilk olarak "bakım nafakası" ve "yardım nafakası" olarak ayrılır. Bakım nafakası eşlerin birbirine ve çocuklarına karşı bakma ve geçindirme yükümlülüğünden kaynaklanan nafaka türüdür. Bakım nafakası türleri tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasıdır. Boşanma sebebiyle yoksulluğa düşen ve kusuru diğer eşten daha ağır olmayan eş için diğer eş tarafından ödenen nafakaya yoksulluk nafakası denir.
Yoksulluk nafakasının dayanağı boşanan eşlerin birbirilerine tam anlamıyla yabancı sayılamayacağı, beklenen çıkarların aniden kaybedilmesi, iddet müddeti, ahlaki yardım gerekleridir.
TMK. m. 175 f.1 hükmüne göre "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir". Eşlerin usulüne uygun olarak dayanmadığı vakıalar hükme esas alınamaz ve taraflara kusur olarak yüklenemez. Yoksulluk nafakası talep şartına bağlıdır. Dava kesinleşinceye kadar her aşamada yazılı veya sözlü olarak talebin duruşma tutanağına geçirilmesi gerekir. Keza talep edilmediği takdirde hakim yoksulluk nafakasına kendiliğinden hükmedemeyecektir.
Yoksulluk nafakasının maddi koşulları için; nafaka isteyen taraf yoksulluğa düşecek olmalıdır, nafaka isteyen taraf ağır kusurlu olmamalıdır ve nedensellik bağı gerçekleşmelidir diyerek sıralama yapılabilir. Yoksulluk nafakası verilmesinde ki amaç sadece tarafın zorunlu gereksinimlerini karşılayacak yoksulluktan kurtarmaktır.
Geliri yetersiz olan taraf yoksulluk nafakası alabilir.Yoksulluk nafakası talep edenin gelirinin olması onu yoksul sayılmasını mutlak olarak etkilemez, gelirinin yetersiz olması onun yoksul sayılması için yeterlidir.
İşten iradesi dışında ayrılmış olan taraf yoksulluk nafakası alabilir.Yoksulluk nafakası talebinde bulunan kişinin yeterli ve düzenli gelir getiren bir işi olmasına rağmen bu işten kendi iradesi dışında ayrılmak durumunda kalması halinde kendisine yoksulluk nafakası verilmelidir. Yoksulluk nafakası isteyen kişinin işten ne sebeple ve rızası dahilinde ayrılmış olup olmadığı belirlenmelidir. İşten sebepsiz yere ayrılmış ise yoksulluk nafakası verilmemelidir. İşten çıkartılmış olan kişi veya işten hastalık sebebiyle çıkan kişi yoksulluk nafakası alabilir. Bu durumun kesinleştirilmesi için işten çıkış sebebinin araştırılması gerekmektedir.
Ev hanımı olan taraf yoksulluk nafakası alabilir. Yoksulluk nafakası isteyen bir ev hanımı eğer boşanmada ağır kusuru bulunmuyorsa kendisine yoksulluk nafakası verilmelidir.
Henüz maaş bağlanmamış olan alabilir. Yoksulluk nafakası talep edene boşanma durumunda bu nedenle ilgili kurumdan maaş bağlanacak olması onun yoksul sayılmasını engellemez.
"...Her dava açıldığı tarihteki koşullara göre sonuçlandırılır. Davacının evlenmekle ölü babası nedeniyle aldığı maaşının kesildiği ileri sürülmüş, mahkemece bu konuda araştırma yapılmamıştır. Ayrıca geleceğe yönelik olarak ileride maaş alacaktır gerekçesi ile de hüküm kurulamaz. Mahkemece halen davacının maaş alıp almadığı, alıyorsa alınan maaşın davacıyı yoksulluktan kurtaracak miktarda olup olmadığı belirlenip sonucu uyarınca hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile yoksulluk nafakası isteğinin reddi usul ve yasaya aykırıdır." Y2HD, 03.04.2008, 6718-4615
Yurtdışı geliri yetersiz olan alabilir. Yoksulluk nafakası isteyen tarafın yurtdışından gelen gelirinin yeterli bir gelir olmaması durumunda yoksulluk nafakası almasına engel teşkil etmez. Bu durumda öncelikle yurtdışı geliri olan tarafın bu gelirin belirlenmesinden önce bir karar verilmemelidir.
Asgari ücret alan alabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında asgari ücret düzeyinde gelire sahip olunması yoksulluğu ortadan kaldırıcı bir nitelik taşımamaktadır. Ancak engel oluşturmasa dahi bu durum nafaka miktarı belirlenirken önem arz ettiğinden göz önüne alınarak nafaka miktarı belirlenecektir.
Aylığı yetersiz olanlar alabilir. Çeşitli adlar altında aldığı aylık miktarı yetersiz olan taraf yoksulluk nafakası alabilir. Bu aylıklar yaşlılık aylığı, özürlülük aylığı, muhtaçlık aylığı olup bu aylıkları alan ve bunlar dışında herhangi bir gelirinin olmadığı tespit edilen kişiler yoksulluk nafakası alabilir.
Bu şartların yanı sıra ailesi zengin olsa dahi kendisi çalışmayan kişinin yoksulluk nafakası almasında bir engel yoktur. Aynı şekilde geçici bir işte çalışan tarafın da yoksul sayılmasında bir engel yoktur.
Yargıtay uygulamasına göre boşanma davasında hükmedilen maddi ve manevi tazminat (TMK m.174) miktarının yoksulluk nafakasının alınmasında herhangi bir engel oluşturma durumu söz konusu değildir. Hükmedilen maddi ve manevi tazminatlar ile yoksulluk nafakasının hukuksal dayanakları birbirinden farklıdır. Birbirlerinin yerine ikame edilemeyeceği gibi, birini alanı diğerini alamayacağının ileri sürülmesi yasal mevzuatlar (TMK m.174 , m.175) karşısında mümkün görünmemektedir.
Yoksulluk Nafakası İsteyen Taraf Ağır Kusurlu Olmamalıdır.
TMK m.175 hükmüne göre nafaka alacaklısı ağır kusurlu olmayan eş olabilir. Boşanma davasında kusursuz, az kusurlu veya eşit kusurlu olan eş yoksunluk nafakası isteyebilir.
Ağır kusurlu olan eş yoksulluk nafakası alamaz. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf eşit kusurlu ise yoksulluk nafakası alabilir. Bu kısım boşanmaya neden olan deliller toplandığında tarafların her ikisinin de eşit oranda kusurlu olduğunun anlaşılmasıyla mümkündür. Boşanma davasında kusuru olmayan ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği belirlenen taraf yoksulluk nafakası alabilir.
Eğer yoksulluk nafakası isteğinde bulunan taraf akıl hastası ise, akıl hastalığı sebebiyle açılan boşanma davalarında akıl hastası eşin yasal temsilcisinin yoksulluk nafakası isteği varsa ve gerçektende yoksulluğa düşecek ise isteği uyarınca karar verilmelidir. Tarafların her ikisi de akıl hastası ise ikisi de kusursuz olduğundan diğer koşulları da var ise yoksulluk nafakası isteyebilecektir.
TMK m.175 hükümleri gereğince boşanma yüzünden yoksulluğa düşen eş tam kusurlu ise yoksulluk nafakası alamaz. TMK m. 164 e göre terk sebebiyle boşanma davası kabul edilmişse davalı tam kusurlu sayılacağından yararına yoksulluk nafakası verilemez.
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha ağır olmaması şartıyla geçinebilmek için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Bu durumda nafaka yükümlüsü olan tarafın kusuru aranmaz. Kusur durumunu etkileyen davalarda davaların sonucu beklenmelidir. Çekişmeli olduğu anlaşılan davalarda dava dosyasının kesinleşmesinin bekletici sorun yapılması gerekir.
a- Boşanma davasında yoksulluk nafakası talep eden tarafın yeterli aylığı bulunması halinde yoksulluk nafakası alamaz. İstekte bulunan taraf için dul aylığı yeterli olan , emekli sandığından yeterli emekli aylığı olan, SSK'dan yeterli emekli aylığı alan, Bağ-Kur'dan yeterli emekli aylığı olan kişiler herhangi bir duraksama olduğu anlaşılmadıkça yoksulluk nafakası alamaz
b-Geliri yeterli olan kişiler yoksulluk nafakası alamaz. İstekte bulunan taraf için yeterli sosyal yardımı alan,yabancı ülkeden yeterli geliri olan, yeterli kira geliri alan, sigortalı olarak çalışan, hali hazırda işsizlik parası alan, yaptığı işten yeterli gelir elde eden kişiler yoksulluk nafakası alamaz.
c-Kendi mesleği olan kişiler yoksulluk nafakası alamaz. Ancak mesleği olmasına rağmen o meslekteki eleman fazlalığı nedeniyle iş bulamıyorsa veya iş bulmuş fakat aylığı yeterli değilse ancak bu şekilde yoksulluk nafakası alabilir. İleride bir işe girdiği takdirde yoksulluk nafakasının kaldırılması istenebilir. Çalışanlar bu kısımda ele alırsak; işçi olarak çalışan, memur olarak çalışan ve serbest çalışan kural olarak yoksulluk nafakası alamaz.
d- Yoksulluğu kaldıran yeterli malvarlığı olan yoksulluk nafakası alamaz. Yoksulluk nafakası isteyenin yeterli taşınmazı varsa yoksulluk nafakası alamaz. Bu durumda taşınmaz değerine yeterli diyebilmek için taşınmazların değerlerinin bilirkişi raporu ile belirlenmiş olması gerekir. Eğer yoksulluk nafakası talep eden kişinin tek taşınmazı oturmuş olduğu ev ise Yargıtay bu durumda evin onun sosyal seviyesinin üzerinde lüks bir konut olduğu belirlenmemiş ise evin satılıp daha mütevazi bir evde oturmasını istenemeyeceği görüşündedir. YHGK, 16.10.1996,448-684
İstekte bulunan tarafın yeterli parası olması veya yeterli taşınırının olması durumunda da yoksulluk nafakası alamaz. Bu durumda da yine yoksulluktan kurtaracak taşınırdan söz edebilmek için sahip olduğu taşınırların değerinin belirlenmiş olması gerekmektedir.
e- Yoksulluk durumunu kendi yaratan taraf yoksulluk nafakası alamaz. Eğer kişi yeteneğine rağmen kendi rızası sebebiyle çalışmıyorsa bu kişi yoksulluk nafakası alamaz. Yeterli geliri olduğu halde işinden kendi rızası ile ayrılmış olan kişi yoksulluk nafakası alamaz. Bu durumda yanında çalışmış olduğu işyerine sorularak kesinleştirilmelidir.
Boşanma davalarında en çok karşılaşılan durumlardan biri ise yoksulluk nafakasını etkilemek sebebiyle tarafın malvarlığını veya işyerini muvazaalı olarak bir başka üçüncü kişilere devretmeleridir. Bu tür durumlar yeterince araştırılmadan yoksulluk nafakası istemi değerlendirilmemelidir.
Bunların yanı sıra sürekli olarak kumar oynayan kişiler yoksulluk nafakası alamaz. Aynı zamanda yoksulluk nafakası isteminde bulunan kişinin eşi de yoksul ise veya durumları denk ise bu durumda da yoksulluk nafakası alamaz.
Yoksulluk nafakası verilmesi için bu istekte bulunan tarafın sosyal ve ekonomik durumunun araştırılması gerekmektedir. Bu sebeple kişinin çalışıp çalışmadığı,çalışıyorsa veya işten çıktıysa işyerinden araştırılmasının yapılması, çalıştıysa hangi dönemlerde çalıştığı, net geliri, işten ayrılmasının sebebi, ayrılma sonucunda kendisine tazminat ödenip ödenmediği, işin sürekli olup olmadığı, yurtdışında çalışma yapıp yapmadığı araştırılmalıdır. Gerekirse tanık dinlenmelidir ve çelişki varsa araştırılmalıdır.
Bunlarla birlikte vergi mükellefiyeti ve eğer şirketi olduğu iddiası varsa ticaret sicil müdürlüğünden şirket ortağı olup olmadığının araştırması yapılmalıdır.
Geliri var ise bu gelirin miktarı, kaynağı, sürekliliği araştırılmalıdır. Gerekirse tanık dinlemesi yapılmalı ve çelişki varsa giderilmelidir.
Kişiye ait olabilecek tapu kayıtları, taşınır ve taşınmaz malların belirlenmesi, miras yoluyla intikal varsa mirasçılık belgelerinin incelemesi eğer miras var ise yoksulluk nafakası isteyen kişinin miras payının belirlenmesi ve payına düşen mirasın pay ve değerinin belirlenmesi gerekmektedir.
Nedensellik Bağı Gerçekleşmelidir
Yoksulluğa düşen tarafın boşanma sebebiyle yoksulluğa düşmüş olması gerekmektedir.Boşanma yüzünden kısmı nedensellik bağı koşulunu, yoksulluğa düşecek eş kısmı nafaka isteyen yoksulluğa düşecek kısmını karşılamaktadır. Nedensellik bağı gerçekleşmesi gereken sırada sayılan yoksulluk nafakası alamayacak kişiler kriterlerine girecek bir durumun sağlanmamış olması şartı gereklidir.
Yoksulluk nafakasının biçimsel koşulları; istek bulunmalıdır, süresinde istenilmelidir ve evlilik boşanma ile sona ermelidir.
Yoksulluk nafakasını erkeğin kadından isteyebilmesi için kadının refah halinde bulunması gerekmektedir. Kadın veya erkek olması fark etmeksizin yoksulluk nafakası isteyecek kişinin kusurunun daha ağır olmaması koşuluyla diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilirler.
Yoksulluk nafakası için boşanma davasında aile mahkemesi hakimi istenilen yoksulluk nafakası miktarını aşarak yoksulluk nafakasına hükmedemez. Eğer istek belirsiz ise açıklattırılmalıdır. İstek karara bağlanmalıdır, eğer dava reddedilmiş ise istek karara bağlanmış sayılır. Yoksulluk nafakası için bir istek yok ise karar verilemez. İstek yalnızca yoksulluğa düşen taraf tarafından yapılabilir.
Boşanma davasında kural olarak davacı eş tarafından ya da cevaba cevap dilekçesi ile davalı eş tarafından ise cevap ya da ikinci cevap dilekçesi ile serbestçe yoksulluk nafakası istenebilir. Yoksulluk nafakası boşanma davasında istenilmemiş ise boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. (TMK m.178)
Yoksulluk nafakasına ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez. (HMK m.367) Yoksulluk nafakası isteği ve açıkça kararı yoksa tedbir nafakası yoksulluk nafakasına dönüşmez.
TMK m.178 hükmüne göre evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasından doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle birlikte zamanaşımına uğrar.
Boşanma davası içinde istenen yoksulluk nafakasının tarihi dava tarihi değildir. Bu nedenle aile mahkemesi hakimi hüküm altına aldığı nafakaların niteliğini ve hangi tarihten itibaren geçerli olacağını gerekçeli kararda belirtmelidir.
Kural olarak yoksulluk nafakasına süresiz olarak hükmedilir. Eğer istek varsa sınırlı süre için verilebilir lakin eğer istek yoksa süresiz olarak verilir.
Yoksulluk nafakası iki halde sona erer. Kendiliğinden sona ermesi ve mahkeme kararıyla sona ermesi şeklinde sona erme gerçekleşir.TMK m.176 F.3.
Yoksulluk nafakasının kendiliğinden sona ermesi halleri;
-Alacaklının yeniden evlenmesi
- Eşlerden birinin ölmesi
Yoksulluk nafakasının mahkeme kararıyla kaldırılması;
- Alacaklının evlenme olmaksızın evliymiş gibi başkasıyla yaşaması
- Alacaklının yoksulluğunun ortadan kalkması
- Alacaklının haysiyetsiz hayat sürmesi
- Hakkaniyetin gerektirmesi
Yargıla Usulü
Yoksulluk nafakasının kaldırılması davasında yargılama usulüne açıklık getirilmelidir. Usulüne uygun dava bulunmalıdır, basit yargılama usulüne tabiidir. Dava dilekçesinin usulüne uygun olarak davalıya tebliği sağlanmadan yoksulluk nafakasının kaldırılması savunma hakkının kısıtlanmasına sebebiyet verir. Bu konuya ilişkin davalarda mahkeme kararının gerekçeli olması gerekmektedir.
Evlilik birliği boşanma ile sona ermiş olmalıdır. Aile mahkemesi hakimi açılan davada boşanma kararı vermişse diğer koşullarında sağlanması halinde yoksulluk nafakası verilebilir. Eğer ayrılık kararı verilmişse TMK m.170 hükmüne göre evlilik birliği devam ettiğinden yoksulluk nafakasına hükmedilemez. Bu durumda koşullar yerine getirilmiş ise eş yararına uygu miktarda tedbir nafakasına hükmedilebilir.
Boşanma davası reddedilmişse ortada bir boşanma söz konusu olmadığı için artık yoksulluk nafakası verilemez.
Yoksulluk nafakasının miktarı belirlenirken nafakayı ödeme yükümlülüğü altında olan tarafın mali durumuna göre bir miktar belirlenir. Belirlenen miktar yoksulluğa düşüş tarafın yoksulluktan çıkıp hayatını devam ettirebilmesine yetecek miktarda olmalıdır.
Yoksulluk nafakası verilirken davacıya ayrıca maddi ve manevi tazminat verilmiş ise ve hepsinin peşin ödenmesi durumunda nafaka ödeme yükümlülüğü altına giren tarafı da zor duruma düşürmeyecek şekilde ödeme yapılmalıdır. Bu durumda hem tazminat hem de yoksullu nafakası alınması kısmı için doktrinde de bir takım karşıt görüşlerde bulunmaktadır.
Yoksulluk nafakasının ödemesi için toptan ödeme ve irat biçiminde ödeme şekli olarak ikili ayrım vardır. Aile mahkemesi hakimi ödeme yükümlüsünün durumuna göre karar verebilir veya taraflar arasında anlaşılabilir. Ödemenin toptan ödeneceği konusunda karar verildiğinde hakim toptan yapılacak ödemeyi takside bölme kararı veremez.
Ödemenin irat biçiminde ödeneceği konusunda karar verildiği takdirde sonraki yıllarda tarafların ekonomik durumları göze alınarak miktarda değişiklik yapılıp yapılmayacağı da belirlenir. Yoksulluk nafakasına ancak borç işlemiş ve muaccel hale gelmiş olması durumunda faiz eklenebilir. Aksi halde yoksulluk nafakasına faiz işlenmesi mümkün değildir.
Yoksulluk nafakası duruma ve işin niteliğine göre Türk parası veya yabancı paraolarak ödenebilir. Taraflar buna kendileri karar vermemişlerse nafaka ödemesi Türk parası olarak yapılır. Aynı zamanda ödemenin para olarak ödenme zorunluluğu yoktur tarafların anlaşmasına göre ödeme mal ile de yapılabilir.
Yoksulluk Nafakasının Miktarının Değiştirilmesi
Tarafların mali durumlarının değişmesi sebebiyle hakkaniyette ele alınarak olağanüstü durum veya olağanüstü olmayan durum olarak değişkenlik göstererek miktarda değime gidilebilir. Bu değişiklik nafakanın arttırılması veya azaltılması şeklinde olabilir.
Yoksulluk nafakasının arttırılması yoksulluğa düşme durumunun hala devam ediyor olması veya davalının gelirinde artış olduğunun ispatlanması sonucunda olabilir. Eğer kaldırma davası varsa sonucu beklenmelidir. Kesin hüküm verilmiş ise sonuçları tartışılmaz. Boşanma davasından sonra açılan arttırma davası usule uygun olarak açılmalıdır.
Yoksulluk nafakasının azaltılması ise borçlunun mali durumunun önemli ölçüde etkilenmesi gibi durumlarda verilebilir.
Yoksulluk nafakasının arttırılması veya azaltılması belli bir sürenin geçmesine bağlı değildir.
Boşanma davasının boşanma ile sonuçlanması halinde, taraflardan yoksulluğa düşmüş olanın isteği ile birlikte gerçek bir yoksullukta olduğunun araştırılıp karar verilmesi, söz konusu boşanma davasında da kusurunun olmaması doğrultusunda bahsedilen bütün şartları taşıdığına karar verilip davalı tarafın mali durumu göz önüne alınarak davacı için yoksulluk nafakası verilmesi hususunda aile mahkemesi hakimince karar verilir. Anlatılan tüm şartlar yerine geldiği takdirde usul ve süreler doğrultusunda yoksulluk nafakasının alınması konusunda bir engel bulunmamaktadır.
Mizgin Doğan Hukuk Bürosu © Copyright 2019 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir.
[Kod-Blog-Icerik]