Bu makalemizde başka bir erkek ile soybağı bulunan veya bulunmayan çocuk için babası ile arasında soybağı kurulması hususunun hangi yollarla ve hangi usullerle yapılabileceği hakkında bilgi aktarımı yapacağız. Soy bağı kurulması hukukumuzda babalık davası, soybağının reddi davası ve tanıma olarak üç şekilde gerçekleştirilmektedir. Aşağıda hepsinin ayrıntılı anlatımı açıklanmıştır.
Bu dava konusu ile ilgili olarak TMK Madde 285 -" Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır." şeklinde hüküm altına alınmıştır. Kendi nüfusuna kaydedilen çocuğun, biyolojik babası olmadığını iddia den baba soybağının reddi davası açabilir. Dava konusunda görevli ve yetkili mahkeme tarafların yerleşim yerinde bulunan Aile Mahkemeleri olup Aile Mahkemesinin olmaması durumunda ise bu sıfatla Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
TMK Madde 286 - "Koca, soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini çürütebilir. Bu dava ana ve çocuğa karşı açılır.
Çocuk da dava hakkına sahiptir. Bu dava ana ve kocaya karşı açılır."
Soybağının reddi davası baba tarafından anne ve eşe açılabileceği gibi, çocuk tarafından da anne ve babasına karşı açılabilir.
Bu davanın en önemli hususu ispattır. Soybağının reddini isteyen davacının, durumun ispatını iki hususta yapabileceği kanunda hüküm altına alınmıştır.
1. Evlilik içinde ana rahmine düşme
TMK Madde 287- Çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüşse davacı, kocanın baba olmadığını ispat etmek zorundadır.
Evlenmeden başlayarak en az yüzseksen gün geçtikten sonra ve evliliğin sona ermesinden
başlayarak en fazla üçyüz gün içinde doğan çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüş sayılır.
2. Evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşme
TMK Madde 288 - Çocuk, evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüşse, davacının başka bir kanıt getirmesi gerekmez.
Ancak, gebe kalma döneminde kocanın karısı ile cinsel ilişkide bulunduğu konusunda
inandırıcı kanıtlar varsa, kocanın babalığına ilişkin karine geçerliliğini korur.
Bu husus hak düşürücü süreye tabiidir. Çocuğa karşı soybağının reddini isteyen baba, davayı çocuğun doğumu, baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açmak zorundadır. Çocuk ise ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde dava açmak zorundadır. Gecikme haklı bir sebebe dayanması halinde, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye başlar.
Dava açma süresinin bitiminden önce kocanın ölmesi, gaipliğine karar verilmesi veya sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun kalması halinde, soybağının reddi davası kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia eden kişi, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden itibaren bir yıl içinde bu kişilerce açabilir. Davayı ergin olmayan çocuğun açacak olması halinde ise çocuğa kayyım atanır. Kayyım, atama kararının kendisine tebliğ edilmesi ile birlikte bir yıllık yasal süresi içerisinde dava açabilir.
Soybağının reddi istemi ile açılan davada, dava sonucunda çocuğun davayı açan kişiye ait olmaması üzerine soybağının reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi ile birlikte davacı ile çocuk arasındaki soybağı ilişkisi geçmişe etkili olarak kaldırılır. Söz konusu kararın kesinleşmesi ile birlikte davacı ile çocuk arasında soybağı ilişkisi kalkar ancak ana ile arasında bulunan soybağı devam eder. Mahkemenin, soybağının reddi kararı vermesinin akabinde Mahkemece nüfus müdürlüğüne bildirim yapılarak nüfus kaydındaki değişikliğin yapılması istenir ve kayıtlar düzeltilir.
Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin Madde 23 "(1) Evlilik dışında veya evliliğin sona ermesinden itibaren üçyüz günden sonra doğan veya baba tarafından mahkeme kararı ile soybağı reddedilen çocuk; anasının bekârlık hanesine, anasının soyadı ve onun bildireceği baba adı ile tescil edilir."
Ret kararı, soybağı ilişkisini ana rahmine düştüğü andan itibaren ortadan kaldırılacağından, davacının çocuk için yaptığı bakım giderlerini ana veya gerçek babadan sebepsiz zenginleşme ya da vekaletsiz iş görme hükümlerine göre istemesi mümkündür.
Soybağının reddi kararı verilmesi sonucunda davacıdan kaydı silinen çocuğun soybağı, kendiliğinden biyolojik babaya bağlanmaz. Dava süresince DNA testi veya tıbbi tahliller ile biyolojik baba tespit edilse dahi bu husus mümkün değildir. Çocuğun biyolojik baba ile soybağının kurulabilmesi için baba tarafından tanınması ya da ayrı bir dava ile babalık davası açılarak soybağı kurulması gerekmektedir. Tanıma, soybağının reddi davası ile aynı davada talep edilemez. Ayrı olarak yapılması gerekmektedir.
Tanıma, soybağının reddi ile birlikte istenemez. Tanıma TMK madde 295 ve 296 da hüküm altına alınmıştır. Tanıma, babanın nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmî senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur. Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir. Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz. Beyanda bulunulan nüfus memuru, sulh hâkimi, noter veya vasiyetnameyi açan hâkim, tanımayı babanın ve çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluklarına bildirir. Çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluğu da tanımayı çocuğa, anasına, çocuk vesayet altında ise vesayet makamına bildirir.
Tanıma yapılabildiği üzere yapılan tanımanın iptali davası da söz konusudur. Tanıyan kişinin dava hakkı için tanımayı yapanın yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle tanımanın gerçekleştirilmiş olması hallinde tanımanın iptalini dava edebilir. İptal davası anaya ve çocuğa karşı açılır. İlgililerin dava hakkının olması durumunda ise ana, çocuk ve çocuğun ölümü hâlinde altsoyu, Cumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililer tanımanın iptalini dava edebilirler. Dava tanıyana, tanıyan ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.
Tanımanın iptalinde, ispat yükü davacıya aittir. Tanıma yapan kişinin baba olmadığının ispatı gerekmektedir. Ana veya çocuk tarafından tanıyanın baba olmadığı iddiasıyla açılan iptal davasında ispat yükü, tanıyanın, gebe kalma döneminde ana ile cinsel ilişkide bulunduğuna ilişkin inandırıcı kanıtları göstermesinden sonra doğar.
Tanıma husunda da hak düşürücü süre söz konusudur. Tanıyanın dava hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten itibaren bir yıl ve her halükarda tanımanın üzerinden beş yıl geçmesi ile birlikte düşer. İlgililerin dava hakkı, davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten itibaren bir yıl ve her halükarda tanımanın üzerinden beş yıl geçmesi ile birlikte düşer. Çocuğun dava hakkı, ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmesi ile düşer. Bu sürelerin geçmesi halinde, gecikmeyi haklı kılan sebeplerin varlığı halinde, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.
Mizgin Doğan Hukuk Bürosu © Copyright 2019 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir.
[Kod-Blog-Icerik]