İşverenin işçiyi koruma borcu kapsamında önemli yükümlülüklerinden biri de işyerinde, işçinin sağlığına uygun bir çalışma ortamı hazırlaması ve işçinin güvenliğini sağlamasıdır. Bu yükümlülüğüne aykırı davranması sonucunda çoğu zaman bir iş kazasından veya şartları oluşmuşsa meslek hastalığından söz edilecektir. İş kazası hakkında açıklamalarımız için diğer makalelerimize bakınız.
İş kazasına uğrayan ya da meslek hastalığına maruz kalan içinin zararı her zaman Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayabilir. Bu durumda işverenin sorumluluğu söz konusu olacaktır. Ancak işverenin, iş kazası ve meslek hastalığının meydana gelmesinde sorumluluğu ayrı bir makalemizin konusudur.
Meslek Hastalığının Yasal Dayanağı
Meslek hastalığı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu m. 14’de şu şekilde tanımlanmıştır: “Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir.”İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu m. 3’e göre ise meslek hastalığı, “mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalığı” ifade eder.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu anlamında bir meslek hastalığından söz edebilmek için öncelikle hastalığa uğrayanın iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kapsamında sigortalı olması gerekir. Bununla birlikte iş kazasında olduğu gibi SGK’ye belirli bir süre prim ödenmesi de gerekmez. Ayrıca sigorta bildirim yükümlülüğünün işverence yerine getirilmemesinin bir önemi yoktur. Bununla birlikte, SGK’ye belirli bir süre prim ödenmesi ya da bildirilmiş olması da gerekmez.
Meslek hastalığının yapılan işin yürütüm koşulları yüzünden ortaya çıkması zorunludur. Bir başka deyişle, meslek hastalığı iş kazasından farklı olarak tamamen mesleki niteliktedir. Söz gelimi, sürekli tütün işinde çalışan bir kişinin, tabakoz hastalığına yakalanması bir meslek hastalığı kabul edilirken yani mesleki nitelikteyken; tütün işinde makine patlaması sonucu yaralanması ise mesleki nitelikte olmayıp iş kazasıdır.
İş kazası aniden veya çok kısa bir zaman parçası içinde meydana gelir. Meslek hastalığı ise işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple yavaş yavaş ortaya çıkar.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hangi hallerin meslek hastalığı sayılacağının yönetmelikle belirtileceği düzenlenmiştir. Bu yönetmelik ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’dir. Bir hastalığın meslek hastalığı sayılabilmesi için bu yönetmeliğin ilgili listesinde yer alması ve bu yönetmelikte belirtilen süreler içinde gerçekleşmesi gerekir.
Yönetmelikte sayılan bir hastalık tespit edildiğinde artık bu hastalığın meslek hastalığı olduğu karine olarak kabul edilmektedir. Ancak Türk Hukukunda liste usulü uygulamasının söz konusu olduğunu söylemek de mümkün değildir. Çünkü bu listede yer almayan bir hastalığın da sigortalı tarafından meslek hastalığı olarak ispatlanması mümkündür. Yönetmelikte belirlenmiş hastalıklar dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması hususunda çıkabilecek uyuşmazlıklar, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
Sadece meslek hastanesinden alınan raporun listede yer almayan bir hastalığa meslek hastalığı vasfı kazandırmayacağı yönünde bkz. Yargıtay 9. HD., T. 27.11.1990, E. 1990/12108, K. 1990/12453.
Yargıtay T. 28.06.1976, E. 6, K. 4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, Yüksek Sağlık Kurulu tarafından verilen karara karşı iş mahkemesine başvurma hakkını kabul etmiştir(Yargıtay 21. HD., T. 12.03.2012, E. 2012/3382, K. 2012/3424).
Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun karar verirken meslek hastalığı için aranan diğer koşullara da bakması gerektiği yönünde bkz. Yargıtay 21. HD., T. 13.10.1997, E. 1997/6648, K. 1997/6334.
Meslek hastalığı, sigortalının işten ayrılmasından sonra da ortaya çıkabilmektedir. Meslek hastalığı, işten ayrıldıktan sonra meydana çıkmış ve sigortalı olarak çalışılan işten kaynaklanmış ise, sigortalının haklardan yararlanabilmesi için, eski işinden fiilen ayrılmasıyla hastalığın meydana çıkması arasında bu hastalık için ilgili yönetmelikte belirtilen süreden daha uzun bir zamanın geçmemiş olması gerekir. Bunun ispatında da avukata danışmak oldukça önemlidir.
Sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğunun, sağlık hizmet sunucuları tarafından usulüne uygun olarak düzenlenen sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgelerin işyerindeki çalışma koşullarını ve buna bağlı tıbbî sonuçlarını ortaya koyan denetim raporları ve gerekli diğer belgelerin incelenmesi sonucu SGK Sağlık Kurulu tarafından tespit edilmesi zorunludur.
Son koşulumuz, iş kazasında olduğu gibi sigortalının bedence veya ruhça bir zarara uğramasıdır. Bu hastalığın geçici veya sürekli olmasının bir önemi yoktur. SSGSSK m. 20/f. 1’de “iş kazası veya meslek hastalığına bağlı nedenlerden dolayı ölen sigortalının hak sahiplerine (…)” gelir bağlanması söz konusu olduğu için her ne kadar SSGSSK m. 14’te meslek hastalığı sonucu ölümden söz edilmese de bu hastalık sonucu ölüm de söz konusu olabilir.
Meslek hastalığı hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş (5) yıl içinde istenmemesi halinde zamanaşımına uğrayacağı belirtilmiştir. Artık SGK tarafından karşılanmayacak bu anlamda zararlar ancak işverenden dava yolu ile istenebilir.
Meslek hastalığının meydana gelmesiyle ortaya çıkacak zarardan sorumluluğu doğacak kurum SGK’dir. SGK, meslek hastalığına uğrayan sigortalılara, yukarıda saydığımız koşulların gerçekleşmesiyle geçici iş göremezlik ödeneği ya da sürekli iş göremezlik geliri bağlar. Sigortalının ölümü halinde ise hak sahiplerine gelir bağlar.
Sigortalıların ya da sigortalı olarak çalışmayan kişilerin maddi zararları veya manevi zararları SGK tarafından tam olarak karşılanmayabilir. İşte bu noktada belirtmeliyiz ki, İş Hukuku açısından işverenin meslek hastalığından doğan sorumluluğu SGK tarafından karşılanmayan zarara ilişkindir. İşverenin Sosyal Sigortalar Hukuku bakımından sorumluluğu ise sigortalının zararını karşılayan SGK’ye karşıdır.
Kısaca değinecek olursak; SGK, meslek hastalığına uğrayan işçilere yaptığı ödemeler bakımından rücu davası yoluyla işverene başvurabilir. Bu durumda işverenin SGK’ye olan sorumluluğu ise kusur sorumluluğudur.
Tek halde işverenin SGK’ye olan sorumluluğu kusursuz sorumluluğa dönüşmektedir. O da sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde Kuruma halidir. Bu durumda, Kurumca yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü masraflardan işveren sorumludur.
Mizgin Doğan Hukuk Bürosu © Copyright 2019 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir.
[Kod-Blog-Icerik]