Devlet kurumları, kamu hizmetini yürütürken sebep olmuş oldukları zarardan sorumludur ve bu sorumluluğu sebebiyle yargı denetimine tabidir. Koruma tedbirleri kapsamında haksız yakalama, gözaltına alma ve tutuklamanın yapılması durumunda bu durumdan zarar gören kişi veya kişiler devlete karşı tazminat davası açarak uğramış oldukları zararın giderilmesini talep edebilir. Bu makalede konuyla ilgili olarak tazminat gerektiren haller ve gerektirmeyen hallerle birlikte, tazminat talep etme hakkından kimlerin yararlanabileceği ve tazminat davaları için yargılama usulleri hakkında bilgi aktarımı amaçlanmıştır.
CMK madde 141 hükmünde haksız uygulanan koruma tedbirlerine karşı kimlerin tazminat talep edebileceği açıklanmıştır. Bu hükme göre;
-Suç soruşturma ve kovuşturması esnasında kanunda belirtilmiş olan şartlar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamı için karar verilmiş olan kişiler maddi ve manevi zararlarının giderilmesi için devletten talepte bulunabilir.
-Suç soruşturması esnasında Kanuni Gözaltı Süresi içerisinde hakim önüne çıkartılmayan kişiler maddi ve manevi zararlarının giderilmesini devletten talep edebilir.
-Suç soruşturması veya kovuşturması esnasında sorgusu yapılan kişiye kanuni haklarının hatırlatılması ve talebi doğrultusunda bu haklarının yerine getirilmesi sağlanmak zorundadır. Aksi halde bu haklarından mahrum bırakılmış olarak hakkında tutuklama kararı verilmiş olan kişi maddi ve manevi zararlarından dolayı tazminat hakkını devletten talep edebilir. Örneğin kendine özel müdafi tutmaya elverişli durumu olmayan şahsın barodan kendisine müdafi isteme hakkı vardır ve bu müdafi gelmeden sorgulamasının yapılması hukuka aykırıdır. Kendisine hatırlatılması gereken haklar CMK madde 147 hükmü ile açıklanmıştır.
-Suç soruşturması veya kovuşturması esnasında kanuna uygun şekilde tutuklanmasına rağmen tutuklanan şahsın makul süre içerisinde yargılama mercii önüne çıkarılmaması ve bu sürede hakkında hüküm verilmemesi nedeniyle bu kişiler uğramış oldukları maddi ve manevi zararlarını devletten talep edebilir. Bu kısımda iki şekle ayrılmıştır. İlk kısım kişinin soruşturma aşamasında olması durumunda, ikinci kısım ise kovuşturma aşamasındaki durumunda söz konusudur. Makul süreler CMK madde 103 hükmünde belirtilmiştir.
Ağır ceza mahkemesi görevine girmeyen işlerde tutukluluk en fazla bir yıl ve gerekli olması halinde bu süre altı ay daha uzatılabilir. Ağır ceza mahkemesi görevine giren işlerde ise tutukluluk süresi en fazla iki yıldır zorunlu hallerde en fazla üç yıl daha uzatılabilir.
-Suç soruşturması veya kovuşturması esnasında kanuna uygun olarak yakalandıktan ya da tutuklandıktan sonra bu kişiler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatine karar verilmesi durumunda bu şahıslar uğramış oldukları maddi ve manevi zararların karşılanmasını devletten isteyebilir. Karar veren mercii kişiye tazminat hakkının varlığını bildirmekle yükümlüdür.
Bu kararın verilmesi halinde tutuklama süresinin başka bir suçtan dolayı verilen mahkumiyet süresinden mahsup edilmiş ise kişinin tazminat talep etme hakkı olmaz. Ancak mahsuptan sonra dahi tutukluluk süresinin fazla olması sebebiyle tutukluluk süresi kalmışsa haksız tutukluluktan dolayı tazminat talep edebilir. Tutuklunun ölmesi veya aftan yararlanarak kamu davasının düşürülmesi durumlarında tazminat istenemez. Beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın sonradan ortadan kalkması halinde ödenen tazminat geri istenebilir.
-Suç soruşturması veya kovuşturması esnasında mahkum olup, gözaltı ve tutukluluk süreleri hükümlülük süresini aşan veya işlediği suç için kanunda öngörülmüş cezanın adli para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan kişiler maddi ve manevi zararlarını devletten isteyebilir.
-Suç soruşturması veya kovuşturması esnasında yakalama, tutuklama sebepleri ve kişi hakkındaki iddialar kendilerine yazılı veya olanak yoksa sözlü olarak açıklanması gerektiği halde açıklanmamış olan kişiler bu durumdan doğan maddi ve manevi zararlarını devletten isteyebilir. Bunun sebebi yakalanan veya tutuklanan şahsın kendine yöneltilen iddialara karşı savunma veya itiraz etme haklarını yararlı şekilde kullanmasına engel teşkil edilmemesini sağlamaktır.
-Suç soruşturması veya kovuşturması esnasında yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen kişiler maddi ve manevi zararlarını devletten isteyebilir. -Yakalama ve tutuklama işlemine karşı kanunda öngörülmüş olan itiraz hakkından yararlandırılmayan kişi maddi ve manevi zararlarını devletten talep edebilir.
-Bu sebepler doğrultusunda devlet, haklı sebep nedeniyle kişilere ödediği tazminatlar için görevin gereğine uygun hareket etmeyen hakim ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.
-Şikayetten vazgeçme, genel-özel af ve uzlaşma gibi durumlarda hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ya da davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulmuş /düşürülmüş kişiler,
-Kusur yeteneği olmadığı için hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilen kişiler,
-Adli makam önünde gerçek dışı beyanla suç işlediğini ya da suça katıldığını beyan etmesi sebebiyle gözaltına alınması veya tutuklanmasına neden olan kişiler tazminat isteyemezler.
CMK madde 142'de hükme bağlanmıştır.
Koruma tedbirlerinin haksız yapılmış olması nedeniyle tazminat talep edilebilmesi için ilgili karar veya hükmün kesinleşmiş olması gerekmektedir. Bu karar soruşturma aşamasında ki kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile kovuşturma aşamasında verilen beraat kararını ifade eder. Kanunda açıkça belirtilmiş olan tazminat nedenlerinin gerçekleşmiş olması şarttır.
Kişinin birden fazla suçtan dolayı tutuklanması durumunda bir tanesinden beraat kararı alması durumunda, diğer suç nedeniyle açılan kamu davasının devam ettiğinin tespitiyle birlikte yargılaması devam eden dava tazminat davasında bekletici mesele olur
Koruma tedbirlerine karşı açılacak tazminat davaları için kural olarak kararın öğrenildiği tarihten itibaren süre üç ay olarak belirlenmiş olup istisnai hallerde ise tazminat davası bir yıl içerisinde açılabilir. Bu süreler hak düşürücü süre olmakla birlikte süresinde açılmamış olan tazminat davasının reddine karar verilir.
Tazminat talebinde bulunma hakkı ve yetkisi zarara uğrayanın kendisi, yasal temsilcisi veya özel yetkili vekilindedir. Tazminat davası açacak olan kişinin davayı açmadan önce ölmesi halinde bu hakkı mirasçılarına geçmez ancak davayı açtıktan sonra ölmesi halinde açılan davaya mirasçıları devam edebilir.
Tazminat davalarında yetkili ve görevli mahkeme zarara uğrayan kişinin oturduğu yerdeki ağır ceza mahkemesidir.
Tazminat davaları zarar gören kişinin oturduğu yerdeki ağır ceza mahkemesine hitaben yazılan dava dilekçesi ile açılır. Davacı dava dilekçesinde açık kimliğini, adresini, davalının Devlet Hazinesi olduğunu, zarara uğrayarak tazminat kazanmasına hangi soruşturma ve kovuşturmanın neden olduğunu, maddi veya manevi zararının niteliğini açıkça yaması gerekmektedir. Davacı zararını ispat eden her türlü belgeyi de dilekçeye eklemelidir. Delillerin dilekçede sunulmaması durumunda mahkeme tamamlanması için bir aylık süre verir. Süresinde ibraz dilmeyen deliller sebebiyle dava dilekçesinin reddine karar verilir bu durumda davanın reddine karar verilmez.
Dilekçe, ek ve belgelerin yeterli olması durumunda mahkeme dosyayı inceler. Mahkeme davayı karara bağlama aşamasında davacı tarafından sunulan belgeleri inceler, Devlet Hazinesi'nin karşı bildirimlerini inceler ve verilecek olan maddi ve manevi tazminatın belirlenmesi için gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapabilir.
Tazminat miktarı belirlenirken tazminat davasına konu olan somut olaydaki zararın tespiti yapılan inceleme doğrultusunda kişinin sosyal ekonomik durumu, statüsü, mesleği doğrultusunda değerlendirme ve hesaplama yapılarak belirlenir. Maddi ve manevi tazminat miktarı tazminat hukukunun genel prensiplerine göre tayin ve tespit edilir. Gerçek zararın tespiti için bilirkişiden görüş alınabilir.
Tazminat miktarının belirlenmesinde davacının sosyal ekonomik konumu, gözaltı süresinde yaşadıkları gibi özel durumlarda değerlendirmeye alınacağından dava duruşmalı olarak yapılır. Yapılan yargılama sonucunda davacının haksız olarak tutuklanması sebebiyle zarar gördüğüne karar verilmesi durumunda davanın kabulüne karar verilir.
Esasa ilişkin karara karşı kararın taraflara tebliğ edilmesinden itibaren yedi gün içerisinde taraflar isterse istinaf yoluna başvurma hakkını kullanabilir. Kesinlik sınırı HMK madde 341'e göre belirlenmiş olup bu sınıra göre 3.000 TL den az miktara ait hükümler kesin olup bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulamaz.
Haksız uygulanan koruma tedbirlerinden doğan zararlarda tazminat davası açılması harca tabi değildir.
Tazminat hükmünün infazında, tazminata konu olanmahkeme kararları kesinleşmeden ve idari başvuru süreci tamamlanmadığı müddetçe icra takibine konulamaz. Karar kesinleştikten itibaren otuz gün içerisinde hükmedilen tazminat ve vekalet ücreti, davacı veya vekilinin davalı idareye yazılı bildirimi üzerine hesap numarasına ödenir.
Mizgin Doğan Hukuk Bürosu © Copyright 2019 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir.
[Kod-Blog-Icerik]