• Anasayfa
  • Hakkımızda
    • Mizgin Hukuk ve Danışmanlık
  • Ekibimiz
  • Faaliyet Alanları
    • Aile Hukuku
    • Ceza Hukuku
    • İş Hukuku
    • Ticaret Hukuku ve Şirketler Hukuku
    • Miras Hukuku
    • Hukuki Danışmanlık
  • Yayınlar
    • Makaleler
    • Videolar
    • Basında Biz
  • İletişim
Avukat Mizgin Dogan
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
    • Mizgin Hukuk ve Danışmanlık
  • Ekibimiz
  • Faaliyet Alanları
    • Aile Hukuku
    • Ceza Hukuku
    • İş Hukuku
    • Ticaret Hukuku ve Şirketler Hukuku
    • Miras Hukuku
    • Hukuki Danışmanlık
  • Yayınlar
    • Makaleler
    • Videolar
    • Basında Biz
  • İletişim

İş Sağlığı Ve Güvenliğine Aykırı Davranılması Sonucu Cezai Sorumluluğu Bulunanlar Kişiler

  • Anasayfa
  • -
  • İş Sağlığı Ve Güvenliğine Aykırı Davranılması Sonucu Cezai Sorumluluğu Bulunanlar Kişiler
İş Sağlığı Ve Güvenliğine Aykırı Davranılması Sonucu Cezai Sorumluluğu Bulunanlar Kişiler
Av. Mizgin Doğan Av. MizginDoğan 11.04.2020

İş Sağlığı ve Güvenliği Nedir?

İş sağlığı ve güvenliği, genellikle bir bütün olarak ifade edilmekle birlikte iş sağlığı ve iş güvenliği olmak üzere bünyesinde birbirini tamamlayan iki farklı kavramı barındırmaktadır. İş sağlığı, çalışanların çalışma koşulları ile kullanılan araç ve gereçlerden doğması muhtemel tehlikelerin ortadan kaldırıldığı veya en aza indirildiği bir iş çevresinde fiziki ve düşünsel bakımdan sağlıklı bir şekilde yaşayabilmesi anlamını taşımaktadır. Bu tehlikelerin ortadan kaldırılması veya asgari düzeye indirilmesi ile çalışanların fiziki, ruhsal ve sosyal açıdan tam iyi olma (sağlık) halinin sağlanması ve bunun sürdürülmesi amaçlanır. İş sağlığı özetle, işçinin işe başlamadan önceki sağlık durumunun korunması ve bu nedenle gerekli koşulların sağlanması olarak ifade edilebilir.

İş güvenliği ise işin yapılması sırasında çalışanların karşılaştığı tehlikelerin bertaraf edilmesi veya asgari düzeye indirilmesi için işverenin yükümlülüklerine ilişkin kurallar bütünüdür. İş güvenliği önlemleri, çalışma ortamında ki tehlikeler nedeni ile ortaya çıkabilecek iş kazaları ve meslek hastalıklarını önlemeyi amaçlar. Özetle çalışanların, yaptıkları iş dolayısıyla doğan bütün risklerden korunması ve bu korumanın sağlanabilmesi için alınması gereken tedbirler iş sağlığı ve güvenliği kavramının özünü oluşturmaktadır.

İş Sağlığı ve Güvenliğinin Önemi

İş sağlığı ve güvenliğinin temel amacı, çalışanların yaptıkları iş dolayısıyla doğan risklerden korunması ve sağlıklı bir çalışma ortamının teminidir. İşçi, iş görme edimini yerine getirirken iş organizasyonu kapsamındaki risklere açık hale gelmekte, yaşamı ve beden bütünlüğü tehlikeye girmektedir. Bu nedenle işveren, işçiyi gözetme borcu altında olup bu konudaki en temel yükümlülüğü iş sağlığı ve güvenliğini sağlamaktadır.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu m.4/1’e göre; işveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yükümlülüklerin garantörü işveren olduğundan işverenin yükümlülükleri ve bu yükümlülüklere aykırılığın sonuçları önem teşkil etmektedir. İşveren, iş sağlığı ve güvenliğine yükümlülüklerine aykırı davranması halinde hukuki, idari ve cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalmaktadır.

İş Sağlığı ve Güvenliğini Düzenleyen Kanunlar Nelerdir?

Hukukumuzda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, Umumi Hıfzısıhha Kanunu, Belediye Kanunu gibi birçok yasada işçilerin korunması amacına hizmet eden düzenlemeler bulunmakla birlikte 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, iş sağlığı ve güvenliği alanındaki temel yasal dayanaktır.

İş Sağlığı ve Güvenliğine Aykırı Davranmak Suç Mudur?

İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yükümlülüklerin ihlali halinde hukuki ve idari yaptırımların yanı sıra cezai yaptırımlar da söz konusu olabilir. Makalemizin temel amacı işverenin, iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülüklere aykırı davranmasının Türk Ceza Kanunu kapsamındaki sonuçlarının değerlendirilmesidir. Bu alanda ki yükümlülüklere aykırılık halinde birçok suç tipinin oluşması mümkün olmakla birlikte uygulamada genellikle iş kazaları ve meslek hastalıkları kapsamında cezai sorumluluk gündeme gelmektedir. İş kazası ve meslek hastalıkları sonucunda meydana gelen ölüm ve yaralanmalar işverenin daha ziyade taksirli hareketinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle çalışmamızda iş sağlığı ve güvenliğine aykırılığın TCK kapsamındaki sonuçları, taksirle öldürme ve yaralama suçları çerçevesinde incelenmiştir.

İş Sağlığı Ve Güvenliğine Aykırılık Nedeni ileİşlenen Suçlarda Fail Kimdir?

İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması nedeniyle ortaya çıkan ölüm veya yaralanmalarda cezai sorumluluk işveren veya işveren vekilinde olabileceği gibi diğer bir işçide de olabilir. Elbette çoğunlukla işveren veya işveren vekilleri cezai sorumluluğun muhatabı olmaktadır. Bu alanda cezai sorumluluk söz konusu olduğunda failin tespiti önemli konulardan birisidir. Çünkü sorumluluk genellikle ölüm veya yaralama neticesini meydana getiren maddi hareketi yapmak şeklinde değil iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin gerekli önlemleri almamaktan doğmaktadır.

Bir iş kazası ölüm veya yaralanma ile sonuçlandığında bilimsel ve teknik açıdan kazaya sebebiyet veren temel nedenin araştırılması ve bu araştırma neticesinde kazaya etki eden şahısların tespiti ile cezai sorumluluklarının belirlenmesi gerekir. 

Türk Ceza Kanunu’na göre fail, suçun kanuni tanımında yer alan fiili gerçekleştiren kişidir. İş sağlığı ve güvenliği alanında ceza sorumluluğu söz konusu olduğunda ise failin her zaman mutlaka maddi hareketi gerçekleştiren kimse olması gerekmez. İşçi veya diğer görevlilerin bazı fillerinden de işveren veya işveren vekili sorumlu tutulabilmektedir. Bu noktada önem arz eden iş sağlığı ve güvenliği kuralları uyarınca kendisine yükümlülük getirilen kişilerin bu konuda denetim ve gözetim görevini yerine getirip getirmediğidir. İşveren, iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerinin garantörü olduğundan cezai sorumluluk kapsamında işverenin durumunun değerlendirilmesi son derece önemlidir.

İş Sağlığı Ve Güvenliğine Aykırı Davranışı Nedeni ile İşveren Ceza Alır Mı?

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda işveren, çalışan istihdam eden gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla işveren, iş görme ediminin alacaklısı olan ve ayrıca işçiye emir ve talimat verme yetkisine sahip olan kimsedir.

İşveren, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmamasından asli olarak sorumlu olup Kanun’da işverenin bu kapsamdaki yükümlülükleri ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. İşverenin, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucunda korunan bir hukuki değerin ihlali halinde işverenin ihmali hareketi nedeniyle cezai sorumluluğu doğmaktadır.

Resmi Olarak İşveren Olarak Gözükmeyen Gerçek İşverenler De Sorumlu Olabilir Mi?

İşyerinin hukuken işveren durumunda olmakla birlikte gerçekte işveren yetkilerine sahip olmayan bir kimsenin arkasında gizlenen gerçek işveren tarafından yönetilmesi halinde ise cezai sorumluluk açısından gerçek yöneticinin saptanması gerekir. Hukuken işveren olarak gözükmese dahi bir kişi işyerini fiilen yönetiyorsa cezai sorumluluğu söz konusu olacaktır.

İş Sağlığı ve Güvenliğine Aykırı Davranan Taşeron da Suçlu Olur Mu?

İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması sonucunda çalışanın iş kazası geçirmesi veya meslek hastalığına yakalanması, asıl işveren-alt işveren (taşeron) ilişkisinin söz konusu olduğu işyerlerinde de gerçekleşebilir. İş Kanunu uyarınca asıl işveren, alt işveren (taşeron) işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işverenle birlikte sorumludur. Ancak konumuz açısından cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine ilişkin asıl işveren ve alt işveren arasındaki görev ve yetki dağılımının tespit edilmesi gerekir. Bu noktada öncelikle alt işveren, kendi işçilerinin sağlık ve güvenliğinden sorumlu olmakla birlikte asıl işveren de işyerinde çalışan alt işveren işçilerine karşı bir takım yükümlülükler altındadır.

Buna göre asıl işveren, iş sağlığı ve güvenliği kuruluna ilişkin koordinasyonu sağlama, alt işveren çalışanlarının eğitim belgelerini kontrol etmek ve belirli riskler konusunda alt işveren çalışanlarını bilgilendirmek, ayrıca alt işverenin risk değerlendirmesi çalışmalarını denetlemekle yükümlüdür. Dolayısıyla bu yükümlülüklere ilişkin eksiklikler nedeni ile alt işverenin işçilerinin kazaya uğraması halinde asıl işverene kusur izafe edilecektir.

Bunun yanında asıl işverenin ceza sorumluluğunun gündeme gelmemesi için işi devrettiği alt işverenin, işinin ehli ve teknik yeterliliğe sahip olması gerekir. Asıl işverenin, gerekli yeterliliğe sahip olmayan alt işverene işi devrederek iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yaptırımları dolanmasını kabul etmek uygun olmayacaktır. Dolayısıyla alt işveren işçisinin ölümü veya yaralanması halinde kazaya neden olan hususların ve ilgili önlemleri alma yükümlülüğünün kimde olduğu araştırılarak cezai sorumluluk hakkında karar verilmelidir.

Yargıtay’a Göre Taşeron da Asıl İşveren De Sorumlu Olabilir

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, asıl işverenin işi uzman ve yeterli donanıma sahip alt işverene (taşerona) devretme yükümlülüğü bulunduğunu, aksi halde alt işveren işçilerinin de asıl işveren işçisi gibi değerlendirileceğini hükmetmiştir. Bkz. Yargıtay 12. CD, E. 2013/26452, K. 2014/22392, T. 11.11.2014.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin söz konusu olduğu bir işyerinde ölümle sonuçlanan iş kazasında, asıl işverenin işyerindeki iskelenin güvenli olup olmadığını kontrol etmemesi ve alt işverenin iş güvenliği konusundaki uygulamalarını ve işçilerin kurallara uygun çalışıp çalışmadığını denetlememesi nedeni ile alt işveren işçisinin ölümüne yol açan olayın meydana gelmesinde kusurlu olduğuna hükmetmiştir. Bkz. Yargıtay CGK., E. 2016/12-104, K. 2017/244, T. 25.4.2017. 

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, asıl işveren ile alt işveren arasında imzalanan sözleşmede iş sağlığı ve güvenliğinden ehil bir firma olan yüklenicinin sorumlu olacağına ilişkin hükümler karşısında asıl işveren ve yetkililerinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, ayrıca asıl işveren firmanın olay öncesi yaptığı denetimlerde olayla bağlantılı önlemlerin alt işveren tarafından alınmadığının tespit edilerek defalarca tehlikeli çalışmalarda uyarıldığı, uyarılara rağmen söz konusu riskli çalışmalara devam edilmesi nedeni ile alt işveren firma hakkında yaptırım uygulandığı anlaşıldığından gerekli kontrol ve denetim görevlerinin yerine getirildiği, bu nedenle asıl işveren A sınıfı iş güvenliği uzmanının beraatına karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Bkz. Yargıtay 12. CD., E. 2015/4764, K. 2016/4331, T. 17.3.2016.

Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2015/16217 E., 2017/2502 K. sayılı ve 28.3.2017 tarihli kararında da, alt işveren çalışanının ölümü ile sonuçlanan kaza nedeniyle sorumluluğun tespiti için öncelikle asıl işveren ve alt işveren arasında yapılan sözleşmenin celp edilerek iş güvenliğine ilişkin tedbirlerin hangi şirket tarafından alınması gerektiğinin tespit edilmesi, ayrıca olay tarihinde şantiye şefinin kim olduğu, iş güvenliği tedbirlerini almak ve denetlemek görevinin kime ait olduğu ve bu kişilerin ehil kişiler olup olmadığının tespit edilmesinden sonra kusur durumuna ilişkin rapor alınması gerektiğine karar verilmiştir.

İşçi Kiralayan (Geçici İş İlişkisi Kuran) İşveren De Suçlu Olur Mu?

Geçici iş ilişkisinin (işçi kiralamanın) bulunduğu bir iş yerinde iş sağlığı ve güvenliğine aykırılık nedeniyle ölüm veya yaralanmanın meydana gelmesi halinde failin tespiti meselesi de önem taşır. İş sağlığı ve güvenliği mevzuatı kapsamında çalışanını geçici olarak devreden işveren ile geçici işçi çalıştıran işverenin yükümlülükleri belirlenmiştir. İlgili düzenlemelerde söz konusu yükümlülükler daha çok geçici işveren üzerinde bırakılmış olup dolayısıyla genellikle geçici işverenin cezai sorumluluğu doğacaktır. İş Kanunun 7. maddesi uyarınca geçici işçi çalıştıran işveren, geçici işçisine talimat verme yetkisine sahip olduğundan bu kapsamda denetim sürecine ilişkin geçici işverenin sorumluluğu söz konusu olacaktır. Elbette somut olayın özellikleri ayrıca değerlendirilmeli ve işverenlerin kişisel kusurları ayrı ayrı analiz edilerek cezai sorumluluk tespit edilmelidir.

Yargıtay geçici iş ilişkisine istinaden ödünç veren şirkete bağlı çalışan işçinin ölümü ile sonuçlanan iş kazası nedeni ile sorumluların tespiti için geçici işçi temin eden şirketin işçi tedariki dışında kazaya konu işin yapımıyla ilgili herhangi bir görev ve sorumluluğunun bulunup bulunmadığının, iş sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmasından kim veya kimlerin sorumlu olduğunun belirlenmesi ve sonrasında alınacak bilirkişi raporuna göre kusurun tespit edilmesi gerektiğine karar verilmiştir. Bkz. Yargıtay 12. CD., E. 2013/29373, K. 2014/20629, T. 22.10.2014.

İşveren Vekili De Suçlu Olur Mu?

İşveren vekili, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinde işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimseler olarak tanımlanmaktadır. İşveren vekillerinin, Kanunun uygulanması bakımından işveren sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Uygulamada genellikle çeşitli nedenlerle işverenin bizzat işi yönetmesi ve denetlemesi mümkün olmadığından işin yönetimi tamamen veya kısmen işveren vekillerine bırakılmaktadır. Sıklıkla yaşanan bu durumda failin tespiti hususu önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

İşveren vekilinin, işveren adına hareket ederken bu sıfatla yaptığı işlemlerden dolayı işçilere karşı hukuki sorumluluğu bulunmamaktadır. Buna karşılık işveren vekili, ilgili mevzuattan kaynaklanan iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde cezai sorumluluğun muhatabı olacaktır. Elbette işveren vekilinin cezai sorumluluğunun tespiti, görev ve yetki alanının belirlenmesi ile mümkündür. İşveren vekili, kendisine devredilen sınırlar içinde işverenin yönetim yetkisini, işçilere karşı kullanmakta olup yönetim kurulu kararları, iş sözleşmeleri, görev tanımları ile kendisine devredilen yetkileri kullanarak önlem alma sürecinde görev alır. Örneğin gerekli olanaklar kendisine eksiksiz olarak sağlanmış bir şantiye şefi, bu süreçte aktif rol oynamaktadır.

İşverenin, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasındaki garantör rolü nedeni ile işveren vekilini seçerken gerekli özeni göstermiş olmasını gerektirir. Ayrıca işveren, işveren vekilinin seçiminde gerekli özeni göstermemiş veya bu kişilere gerekli yönetim yetkisi tanımamışsa cezai sorumluluğun muhatabı olmaya devam edecektir.

Yargıtay Da İşveren Vekillerini Sorumlu Tutmaktadır

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, alt işverene sözleşme ile verilerek yaptırılmakta olan inşaatta meydana gelen kazada, asıl işveren tarafından ilgili konularda yeterliliğe sahip bir inşaat mühendisini şantiye şefi olarak atamış olması ve işyerinde çalışmaların şantiye şefinin talimatı ve denetimi altında sürdürülmesi nedeniyle iş güvenliği önlemlerinin alınmamasından sorumluluğun da şantiye şefinde olacağına ve asıl işveren yetkilisine kusur atfedilemeyeceğine kabul etmiştir (Yargıtay 12. CD., E. 2012/3359, K. 2013/19203, T.3.9.2013).

Tüzel Kişi (Şirketler, Dernekler, Vakıflar) De Suçlu Olur Mu?

Tüzel kişi işverenlerde cezai sorumluluğun muhatabının kim olacağı önem arz eden bir başka sorundur. Bilindiği üzere TCK sisteminde tüzel kişilerin suç faili olabilmeleri ve cezalandırılmaları mümkün değildir. Bu itibarla meydana gelen iş kazası ve meslek hastalıkları nedeni ile tüzel kişi işverenin cezai sorumluluğu söz konusu olmaz. İşverenin tüzel kişi olduğu hallerde iş sağlığı ve güvenliğine aykırılık nedeni ile cezai sorumluluk, tüzel kişiyi yöneten organdaki gerçek kişilerde olacaktır. Zira tüzel kişinin iradesi, bu kimseler aracılığıyla açıklanmakta olup tüzel kişinin organı, somut işveren sıfatını taşır. Ancak tüzel kişi adına hareket eden yönetim kurulu üyelerinin doğrudan ceza sorumluluğundan söz edilemez. Burada yönetimi üstlenen ortakların tespiti önem taşır.

Tüzel kişi işverenlerde cezai sorumluluk belirlenirken somut işveren ile işveren vekillerinden hangilerinin iş sağlığı ve güvenliğine aykırılık nedeniyle cezai sorumluluğunun söz konusu olacağının tespiti için kusurlu iradesi ile tüzel kişinin suç işlemesine neden olan kişi veya kişilerin belirlenmesi gerekir. Bu belirleme ise tüzel kişinin idari yapısı ve iç organizasyonunun incelenmesi ile mümkün olacaktır. Yapılacak inceleme neticesinde tüzel kişi adına hareket eden ve iş sağlığı ve güvenliği konusunda yetkilendirilen kişi ya da kişilerin ceza sorumluluğu gündeme gelecektir.

Yargıtay kararlarında da tüzel kişi adına hareket eden ve iş sağlığı ve güvenliği önlemleri konusunda yetkili kişilerin tespiti gerektiğini belirtilmektedir:

“…Şirketin sorumlu yetkilisinin kim olduğunun tespit edilmesi yönünden iş yeri yönetim şeması ve söz konusu şirketin suç tarihine ait ticaret sicil kayıtları getirtilip, tüm ilgililerin dinlenilmesi ve bu kişilerin iş yeri ve kaza olayındaki rolleri belirlendikten sonra sanığın şirketteki pozisyonu, görev ve sorumlulukları ile bahse konu şirkette iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili tedbirleri alma konusunda kim ya da kimlerin yetkili olduğu tespit edilip bu kişiler hakkında dava açılması sağlanıp, olayda sorumluluğu bulunan kişiler ile kusur durumunun tespiti amacıyla gerektiğinde olay yerinde keşif yapıldıktan sonra, iş güvenliği uzmanlarından oluşturulacak kuruldan görüş alınıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği …” (Yargıtay 12. CD, E. 2016/6214, K. 2018/2278, T. 28.2.2018).

İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekiminin Cezai Sorumluluğu

İş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri olarak da ifade edilen iş güvenliği uzmanı ile işyeri hekiminin iş kazaları ve meslek hastalıklarından doğan cezai sorumluluklarının değerlendirilmesi, her şeyden önce bu kimselerin görev, yetki ve sorumluluklarının tespitini gerektirmektedir. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekiminin, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin konularda işverene rehberlik ve danışmanlık yapmak üzere görevlendirildiği hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri yalnızca işverene danışmanlık yapmakta olup işçiye emir ve talimat veremezler. Bu nedenle iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerinin işveren vekilleri ile karıştırılmaması gerekir. İşyerinde yönetim hakkı bulunmayan iş güvenliği uzmanları ile işyeri hekiminin danışmanlık ve rehberlik görevini getirmemeleri ve bu konuda kusurlu davranmaları halinde meydana gelen iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle cezai sorumlulukları gündeme gelecektir.

Yargıtay’a göre işyeri uzmanlarının kusuruna bakmak gerekir:

“…asıl işveren A sınıfı iş güvenliği uzmanı sanık ...'in gerekli denetim ve kontrol görevlerini yerine getirerek, tespit edilen eksikliklerin taşeron firmaya bildirilmesi noktasında da bir kusurunun bulunmadığı anlaşıldığından, sanıkların atılı suçtan beraati yerine delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu mahkumiyetlerine karar verilmesi…”(Yargıtay 12. CD, E. 2015/4764, K. 2016/4331, T. 17.3.2016).

İş Müfettişlerinin Cezai Sorumluluğu

İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yükümlülükler konusunda garantör sıfatı işverende olmakla birlikte işverenin söz konusu yükümlülüklere uygun davranıp davranmadığını denetleyen iş müfettişlerinin, bu görevlerini yerine getirmemeleri veya özensiz ya da eksik yerine getirmeleri halinde cezai sorumlulukları gündeme gelecektir.

[Kod-Baslik]
[Kod-Baslik]

SON MAKALELER

ETİKETLER

Avukat Mizgin Dogan

Kurumsal

  • Hakkımızda
  • Ekibimiz
  • Faaliyet Alanları
  • Yayınlar
  • İletişim

Çalışma Alanlarımız

  • Aile Hukuku
  • Ceza Hukuku
  • İş Hukuku
  • Ticaret Hukuku ve Şirketler Hukuku
  • Miras Hukuku
  • Hukuki Danışmanlık

İletişim

  • 0 (532) 648 2757
  • 0 (212) 572 96 88
  • info@mizgindogan.av.tr
  • Kartaltepe Mah. Pembeay Sokak No:14 D:7 Bakırköy / İstanbul

Mizgin Doğan Hukuk Bürosu  © Copyright 2019 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir.

Brunsia Web Architects

[Kod-Blog-Baslik]

[Kod-Blog-Tarih]

[Kod-Blog-Icerik]

\
  • [Kod-Adi]