• Anasayfa
  • Hakkımızda
    • Mizgin Hukuk ve Danışmanlık
  • Ekibimiz
  • Faaliyet Alanları
    • Aile Hukuku
    • Ceza Hukuku
    • İş Hukuku
    • Ticaret Hukuku ve Şirketler Hukuku
    • Miras Hukuku
    • Hukuki Danışmanlık
  • Yayınlar
    • Makaleler
    • Videolar
    • Basında Biz
  • İletişim
Avukat Mizgin Dogan
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
    • Mizgin Hukuk ve Danışmanlık
  • Ekibimiz
  • Faaliyet Alanları
    • Aile Hukuku
    • Ceza Hukuku
    • İş Hukuku
    • Ticaret Hukuku ve Şirketler Hukuku
    • Miras Hukuku
    • Hukuki Danışmanlık
  • Yayınlar
    • Makaleler
    • Videolar
    • Basında Biz
  • İletişim

İş Kazası Ve Meslek Hastalığının Meydana Gelmesinde İşverenin Hukuki Sorumluluğu

  • Anasayfa
  • -
  • İş Kazası Ve Meslek Hastalığının Meydana Gelmesinde İşverenin Hukuki Sorumluluğu
İş Kazası Ve Meslek Hastalığının Meydana Gelmesinde İşverenin Hukuki Sorumluluğu
Av. Mizgin Doğan Av. MizginDoğan 6.04.2020

İşverenin iş kazasından ve meslek hastalığından doğan sorumluluğu SGK tarafından karşılanmayan zarara ilişkindir. Her ne kadar buna ilişkin açık bir düzenleme olmasa da bu zarar bakımından işverenin iş kazası veya meslek hastalığından sorumlu olacağı Yargıtay kararlarında geçmişten beri açıkça kabul edilmektedir (Yargıtay HGK., T. 20.02.1978, E. 1978/2409, K. 1978/2517).

İşverenin İşçiyi Koruma Ve Gözetme Borcu

İşverenin iş sözleşmesinden doğan borçlarından biri de işçiyi koruma borcudur. İşverenin işçiyi koruma borcu, işverenin işçiyi maddi ve manevi olarak koruması ve ona insan onuruna yaraşır bir çalışma düzeni oluşturması şeklinde açıklanabilir.

Yargıtay’a Göre İşverenin İşçiyi Koruma Borcu

“Hizmet sözleşmesinden kaynaklanan sıkı iş ilişkisi, işçi yönünden işverene içten bağlılık ( sadakat borcu ), işveren yönünden işçiyi korumak ve gözetmek borcu şeklinde ortaya çıkar. Gerçekten işçi, işverenin işi ve işyeri ile ilgili çıkarlarını korumak, çıkarlarına zarar verebilecek davranışlardan kaçınmak, buna karşı işveren de işçinin kişiliğine saygı göstermek, işçiyi korumak, işyeri tehlikelerinden zarar görmemesi için iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak, işçinin özlük hakları ve diğer maddi çıkarlarının gerektirdiği uygun bildirimlerde ve davranışlarda bulunmak, işçinin çıkarına aykırı davranışlardan kaçınmakla yükümlüdür” (Yargıtay HGK., T. 14.02.2019, E. 2015/21-723, K. 2019/147).

İş Kazası Ve Meslek Hastalığının Meydana Gelmesinde İşverenin İşçiyi Koruma Borcunun Yasal Dayanağı

İşverenin işçiyi koruma borcu açısından mevzuatımızda çeşitli hükümler bulunmakla birlikte ilk önemli düzenleme Türk Borçlar Kanunu m. 417’de yer almaktadır. 

Türk Borçlar Kanunu m. 417’ye göre, “İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür (f. 1). İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür (f. 2). İşverenin yukarıdaki hükümler dahil, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir (f. 3).

İşveren işçiyi koruma borcuna aykırı davranırsa sözleşmeye aykırı davranmış olur.

“İş kazası meydana geldiğinde iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin mevzuata aykırı hareket eden işveren hizmet sözleşmesinden doğan işçiyi gözetme borcunu yerine getirmemiş olacağından sözleşmeye aykırı davranmış sayılacaktır. Bu nedenle bu konuda işverenin sorumluluğu her şeyden önce akdi bir sorumluluk esasına dayanır” (Yargıtay HGK., T. 05.02.2019, E. 2018/523, K. 2019/70)

İşverenin Alabileceği Önlemlerin Bir Sınırı Var Mıdır?

İşverenin iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alması, geniş anlamda işçiyi koruma borcu kapsamında yer alır. İşverenin, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla birlikte her türlü tedbiri alması için çalışma yapması gerektiği kanunlarımızda açıkça yer bulmuştur.

İşveren bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gerekli kıldığı tüm önlemleri almak zorundadır.

“İşveren, gözetme borcu gereği çalıştırdığı işçileri iş yerinde meydana gelen tehlikelerden korumak, onların yaşam, bedensel ve ruhsal sağlık bütünlüklerini korumak için iş yerinde teknik ve tıbbi önlemler dahil olmak üzere bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gerekli kıldığı tüm önlemleri almak zorundadır”(Yargıtay HGK., T. 20.06.2019, E. 2017/2359, K. 2019/749)

İşverenin bilgisizliği ve zor durumda olması önlem almaması için bahane değildir.

“İşveren, işyerini yeni açması nedeniyle tecrübesizliğini, bilimsel ve teknik gelişmeler yönünden bilgisizliğini, ekonomik durumunun zayıflığını, benzer işyerlerinde bu iş güvenliği önlemlerinin alınmadığını savunarak sorumluluktan kurtulamaz” (Yargıtay 10. HD., T. 27.05.2008, E. 2008/2626, K. 2008/7283)

Buradan hareketle Yargıtay iş sağlığı ve güvenliği bakımından işçiyi korumak için sadece mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmemesi gerektiğini belirtmiştir. Yüksek mahkemeye göre, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşamaya göre işverence gerekli önlemlerin alınması zorunludur. Bununla birlikte, İşverenin ekonomik durumunun zayıflığı, bu önlemlerin alınmasında önem taşımamaktadır.

İşverenin İş Kazası ve Meslek Hastalığının Meydana Gelmesinde Hukuki Sorumluluğunun Koşulları

  1. İşverenin iş kazası ve meslek hastalığının meydana gelmesinde hukuki sorumluluğunun yani tazmin borcunun ilk koşulu, işverenin işçiyi koruma borcuna aykırı davranmasıdır. Bu sebeple, çalışmamızda işçiyi koruma borcunu ayrı bir başlık altında ele aldık.
  2. İkinci olarak bir iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesi gerekmektedir.İş kazası ve meslek hastalığı konularında diğer makalelerimizde daha detaylı bilgiler bulabilirsiniz.
  3. İş kazası veya meslek hastalığının sonucu olarak bir zararın ortaya çıkması gerekir.Maddi zararlar olabileceği gibi koşulları gerçekleşmişse manevi zararlar da olabilir. Ayrıca işçi ölmüşse geride kalan ailesi, çocukları eşi varsa onların da tazminat talep edebilmeleri mümkündür.
  4. Son olarak, işverenin kusuru gerekmektedir.

Yargıtay’a göre de işverenin sorumluluğu için kusurlu olması gerekir:

“Kazadan dolayı meydana gelen zarardan işverenin sorumlu tutulabilmesi için öncelikle taraflar arasında bir hizmet akdi ilişkisinin bulunması ve olayın iş kazası olması gerekmektedir. Ancak olayın iş kazası olarak nitelendirilmesi, işverenin her durumda bu kazadan sorumlu tutulmasını gerektirmez. Sosyal Sigortalar Hukuku kapsamında bir iş kazasından işverenin sorumlu olması için, kaza işverenin iş güvenliği önlemlerini alma ve özen gösterme yükümlülüğüne aykırı davranışı veya ihmal göstermesi sonucu meydana gelmiş olmalıdır. Diğer bir deyişle, oluşan kazadan sorumlu olabilmesi için işverenin kusurunun kanıtlanmış olması gerekir ”(Yargıtay HGK., T. 20.03.2013, E. 2012/21-1121, K. 2013/386).

Yargıtay Kararları Işığında İşverenin İş Kazası Ve Meslek Hastalığının Meydana Gelmesinde Hukuki Sorumluluğunun Değerlendirilmesi

İşçi, işveren adına sigara dağıtım ve tahsilat için yoldayken silahlı saldırıya uğramış ve vefat etmiştir. İşveren sorumludur. 

Yargıtay, vermiş olduğu bir kararda, işverenin iş kazasının meydana gelmesindeki sorumluluğunun kusur sorumluluğu olduğunu belirtmiştir. Olayda işçi, işveren adına sigara dağıtım ve tahsilat için yoldayken silahlı saldırıya uğramış ve vefat etmiştir. Olayın öncelikle bir iş kazası olduğunu vurgulayan Yargıtay sorumluluk açısından şu açıklamalara vurgu yapmıştır: “(…) işverenin iş kazası sonucu meydana gelen zarar nedeniyle hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenen ayrık haller dışında ilke olarak iş akdinden doğan işçiyi gözetme (koruma) borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluktur (…)”(Yargıtay 21. HD., T. 12.06.2006, E. 2006/4895, K. 2006/4895)

Düğün salonunda çalışırken çıkan tartışmayı ayırmak isterken vurulan işçinin yakınlarının işverene başvurması sonucu işverenin hukuki sorumluluğu bulunmaktadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun vermiş olduğu bir kararda ise davalı şirkete ait düğün salonunda çalışırken çıkan tartışmayı ayırmak isterken vurulan işçinin yakınlarının işverene başvurması sonucu işverenin hukuki sorumluluğu incelenmiştir. Kurul, işverenin kusurlu olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulamıştır (Yargıtay HGK., T. 17.09.2008, E. 2008/21-556, K. 2008/532. Aynı yönde başka bir karar için bkz. Yargıtay 21. HD., T. 01.12.2008, E. 2008/5624, K. 2008/18632).

Su Dağıtırken Asansör Boşluğuna Düşen İşçinin Yakınlarına İşverence Tazminat Ödenmesi Gerekir 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun başka bir kararına konu olayda ise su dağıtıcısı olarak çalışan işçi, su bedelini tahsil için gittiği yerde asansör boşluğuna düşerek hayatını kaybetmiştir. Bu kararda Hukuk Genel Kurulu, işverenin sorumluluğunun niteliği konusunda önemli açıklamalarda bulunmuştur: “(…) bir olayın iş kazası olarak nitelendirilmesi, işverenin her durumda bu kazadan sorumlu tutulmasını gerektirmez. Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında bir iş kazasından işverenin sorumlu olması için, işverenin iş güvenliği önlemlerini alma ve özen gösterme yükümlülüğüne aykırı davranışı veya ihtimal göstermesi sonucu kaza meydana gelmiş olmalıdır (…) oluşan kazadan sorumlu olabilmesi için işverenin kusurunun kanıtlanmış olması gerekir (…)”(Yargıtay HGK., T. 03.02.2010, E. 2010/21-36, K. 2010/67)

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yakın tarihli başka bir kararında(Yargıtay HGK., T. 20.03.2013, E. 2012/21-1121, K. 2013/386) ise makale konumuzun tamamıyla da alakalı kapsamlı açıklamalarda bulunulmuştur. Aynı zamanda karar tarihinin de günümüze yakın olması sebebiyle bu karara çalışmamızda daha fazla yer veriyoruz:

“(…) işyerinde meydana gelen iş kazaları nedeniyle işverenin hukuki sorumluluğunun niteliği Yargıtay'ın önceki kararlarında da benimsediği görüşe göre, kusura dayanmaktadır (…) özel bir düzenleme söz konusu olmadıkça asıl olan kusur sorumluluğudur (…) kusurlu olmadığı halde işvereni, meydana gelen zarardan sorumlu tutmak adalet ve hakkaniyet duygularını incitir (…) iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle işverenin sorumluluğunun hukuki niteliği konusunda değişik görüşler ileri sürülmüştür. Öğretideki yazarların bir kısmı, işverenin işçiyi gözetme borcundan kaynaklanan sorumluluğunun, kusur sorumluluğuna dayandığını savunurken, diğer bir kısmı kusursuz sorumluluk esasına dayandığını ileri sürmüşlerdir (...) İş kazalarında kusursuz sorumluluğa dayanan çevreler de görüş birliğinde olmadıklarından, kimileri yasa boşluğu olduğunu savunmuş, kimileri de kusursuz sorumluluğu hakkaniyet ilkesi, tehlike ilkesi veya objektif sorumluluk ilkesi esaslarına dayandırmışlardır. Kusur sorumluluğu ise, sorumluluk hukukunun temeli ve en yaygın şeklidir. Kusur sorumluluğunda, sorumluluğun doğması için zarar, illiyet bağı ve hukuka aykırılık unsurları yanında kusur unsurunun da bulunması gerekir. Kusur unsuru, sorumluluğun kurucu unsurudur. Bu sorumlulukta kusur olmazsa, sorumluluk olmaz kuralı geçerlidir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan Türk Hukuk sisteminde aksine bir düzenleme olmadıkça, işverenin iş yerinde meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle hukuki sorumluluğu, kusura dayanmaktadır. İşçinin, iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meydana gelen zararı nedeniyle işverenin hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenmiş ayrıksı durumlar dışında ilke olarak hizmet ( iş ) sözleşmesinden doğan işçiyi gözetme borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluktur. Zarar, işyeri koşullarından veya işletmeye özgü tehlikeden doğmamış ve araya giren başka bir nedenden meydana gelmişse, bu durumda, işveren zarardan sorumlu tutulmamalıdır. Başka bir anlatımla, işyeri koşullarından doğan tehlike ile zarar arasında uygun illiyet bağı ( uygun neden-sonuç bağı ) yoksa işverenin sorumluluğu da yoktur. Yargıtay uygulamalarına göre, kusur sorumluluğunda illiyet bağı; mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru nedenleriyle kesilebilir. Bu gibi hallerde işverenin sorumluluğuna gidilmesi mümkün değildir(…)” (Bu yönde başka bir karar için bkz. Yargıtay 21. HD., T. 20.02.2018, E. 2016/18006, K. 2018/1492).

[Kod-Baslik]
[Kod-Baslik]

SON MAKALELER

ETİKETLER

Avukat Mizgin Dogan

Kurumsal

  • Hakkımızda
  • Ekibimiz
  • Faaliyet Alanları
  • Yayınlar
  • İletişim

Çalışma Alanlarımız

  • Aile Hukuku
  • Ceza Hukuku
  • İş Hukuku
  • Ticaret Hukuku ve Şirketler Hukuku
  • Miras Hukuku
  • Hukuki Danışmanlık

İletişim

  • 0 (532) 648 2757
  • 0 (212) 572 96 88
  • info@mizgindogan.av.tr
  • Kartaltepe Mah. Pembeay Sokak No:14 D:7 Bakırköy / İstanbul

Mizgin Doğan Hukuk Bürosu  © Copyright 2019 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir.

Brunsia Web Architects

[Kod-Blog-Baslik]

[Kod-Blog-Tarih]

[Kod-Blog-Icerik]

\
  • [Kod-Adi]