Haysiyetsiz hayat sürme takdiri bir kavram olup, Türk Medeni Kanununda nisbi boşanma sebepleri arasında sayılmıştır. Haysiyetsiz hayat sürmenin koşullarının belirlenmesi için, haysiyetsiz hayatın gerçekleşip gerçekleşmediğine, haysiyetsiz hayatın sürekli olup olmadığına, haysiyetsiz hayat sürenin kusurlu olup olmadığına, haysiyetsiz hayat nedeniyle ortak yaşamın çekilmez bir hal alıp almadığına ve son olarak haysiyetsiz hayatın evlilik birliği kurulduktan sonra gerçekleşip gerçekleşmediğine bakarak belirleyebiliriz.
Haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma kararı verilebilmesi için toplumun değer yargıları ile bağdaşmayan ve ayıplanan bir davranışın varlığı olmalı, bu davranışın da devamlı olması ve bir yaşam biçimi haline gelmiş olması gerekmektedir. Akıl hastası bir kimseye karşı haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davası açılamayacaktır. Burada davalının kusurlu olması şartı aranmaktadır.
Haysiyetsiz hayat süre sebebiyle boşanma kararı verilebilmesi için haysiyetsiz hayat süren bir eşin varlığı ve diğer eşin bu haysiyetsiz yaşamdan ötürü onunla birlikte yaşaması kendisinden beklenemeyecek ölçüde yani ortak hayat çekilmez olmalıdır. Aynı şekilde haysiyetsiz hayat süren eş bu sebeple boşanma davası açamayacaktır.
Haysiyetsiz hayat sürme tarafların evlenmesinden sonra gerçekleşmiş olmalıdır. Yani, bir dansöz olduğunu bilen ve dansözlük yapmaya devam edeceğini bilen eşin evlendikten sonra karım dansözlük yapıyor ve ben bu haysiyetsiz yaşamı kabul etmiyorum diyerek bu sebebe dayalı boşanma davası açamaz. Burada önemli olan biliyor oluşu değil, evlendikten sonra ortak hayatın çekilmez hale gelmesidir. Yani, davacı evlendikten sonra eşinin dansözlük yapmaktan vazgeçeceğini ümit ederek veya bunun sözünü alarak evlenmiş olabilir.
Bu davayı açılması ile ispat yükü iddiayı ileri sürene aittir. Yani davacı haysiyetsiz hayatın varlığını ispat edecektir yoksa davası reddedilmelidir. Haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle açılan boşanma davalarında zamanaşımı ve hak düşürücü süreler yoktur. Ancak, haysiyetsiz hayat süren tarafın buna son vermesinden çok sonra diğer eşin dava açması dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil edeceğinden reddedilebilir.
Haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle açılan boşanma davasında boşanma kararı verilirse, çocuğun veya çocukların velayetleri haysiyetsiz hayat süren tarafa verilemez.
Haysiyetsiz hayat sürme eylemine dayanarak özel boşanma sebebine dayalı boşanma davası açılabileceği gibi, evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davası da açılabilir. Eşlerden biri eğer evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ilişkin boşanma davası açtıysa Mahkemece burada haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma kararı veremeyeceği gibi, haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle açılan boşanma davasında da evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma kararı vermeyecektir.
Ancak, terditli olarak özel boşanma nedeni yani haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma, bu olmazsa genel boşanma nedeni yani evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma talep edilebilir. Böyle bir durumda mahkemece hem özel boşanma nedeni hem de genel boşanma nedeni hakkında karar verecektir.
Her ne kadar haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davası açılsa da hakim tarafından boşanma değil de ayrılığa ilişkin karar da verilebilir. Bunun yanı sıra, davacı eş mahkemeden dilerse boşanma dilerse ayrılık kararı verilmesini de bizzat isteyebilir. Eğer, davacı sadece ayrılık kararı verilmesini isterse, Mahkemece boşanma kararı verilemez. Tam tersi, davacı sadece boşanma kararı verilmesini isterse Mahkemece ayrılık kararı verilebilir. Burada Hakim olayın ve kişilerin durumuna bakarak, ortak yaşamın yeniden kurulması olasılığı bulunduğuna kanaat getirirse ayrılık kararı verebilecektir.
Mizgin Doğan Hukuk Bürosu © Copyright 2019 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir.
[Kod-Blog-Icerik]