Toplumun en küçük yapı taşı olan aile kurumu içerisinde eşlerin birbirlerine karşı olan sadakat yükümlülüğü sadece cinsel sadakatle sınırlı olmayıp duygusal sadakati de içermektedir. Eşler arasında duygusal sadakate aykırı davranışlar evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasına konu edilmektedir. Türk Medeni Kanun’u ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında da duygusal şiddetin karşısında mağdur eşin korunması amaçlanmıştır. Duygusal şiddet içeren davranışlar her somut olayda çeşitlilik gösterebileceği için hayatın olağan akışı içerisinde taraflarda ruhsal açıdan acı, ızdırap ve zarar veren her türlü söz ve davranış olarak tanımlamak gerekmektedir.
Çeşitlilik gösteren duygusal şiddet içeren davranışların en yaygın olan kısmını makalemizde ayrı ayrı inceledik.
Eşlerin birbirlerine karşı bazı davranışları duygusal sadakate aykırılık teşkil etmektedir. Eşlerin birbirlerinin özellikleriyle alay etmesi küçültücü davranış olarak kabul edilmektedir. Küçültücü davranışlardan biri olan alay etmek genellikle eşler arasında fiziki özelliklerle ilgili olmaktadır. Fiziki özellikleriyle eşiyle alay eden eş kusurlu kabul edilmekle birlikte eşe bir yandan da psikolojik şiddet uygulamaktadır. Eşin kilosuyla, organlarıyla, görüntüsüyle alay etmek küçültücü davranışların oluşmasına sebebiyet vermektedir. Eşe karşı “deve gibi boyun var, ye sen dana gibi oldun, karga gibi burnun var, popon sepet gibi oldu” denilmesi kişiyi küçültücü duruma düşüren alay etmenin örneklerindendir.
Eşler arasında birbirlerini aşağılayıcı söylemlerde bulunmak duygusal şiddet yönelik davranışlardan olduğundan boşanma konusuna karine teşkil eden niteliktedir. Eşler arasında aşağılayıcı söylemlerde bulunan zaman zaman farklı biçimlerde meydana gelse de aralarında günlük hayatta sıkça karşılaştıklarımızın üzerinde duracağız. Eşlerin birbirlerine karşı aşağılayıcı söylemlerde bulunması bir yandan da psikolojik şiddet karşısında acı ve ızdırap duyan eşe verilen dolaylı zararda oluşturmaktadır. Eşlerin duygusal şiddeti ekonomik aşağılama, fiziksel aşağılama, cinsel aşağılama, duygusal aşağılama ve sosyal aşağılama şekillerinde karşımıza çıkmaktadır. Eşlerin bir nevi nefret dolu söylemleri arasında örneğin “pilot olmasan senle evlenmezdim, geldiğin yeri unutma seni pislikten çıkardım, sen ikinci elsin ben elde edeceğimi elde ettim, sende kadınsan diğerleri ne acaba, seni domuz gibi görüyorum…” şeklinde ki ifadeleri ne yazık ki yaygın olan küçültücü davranış örnekleri arasındadır.
Eşlerin birbirlerini haksız yere suçlamaları da duygusal şiddete yönelik davranışlardan olmakla birlikte eşler arası psikolojik şiddete de neden olmaktadır. Eşlerden birinin diğer eşin cinsel öz alanı hakkında yorum yapması, eşlerden birinin hırsızlık suçu ile suçlanması, eşin kötü yolda olmakla haysiyetsiz bir hayat sürdüğünden bahisle suçlanması duygusal şiddetin varlığına karine niteliğindedir.
Evlilik birliği içerisinde olan eşlerin birbirlerine, ailelerine, müşterek çocuklarına veya üvey çocuğa hakaret etmesi duygusal şiddetin oluşmasına sebebiyet vermektedir. Duygusal şiddete dayanarak evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle açılan boşanma davalarda hakim hakaret söylemini her somut olaya göre değerlendirip karar vermektedir.
Toplumun en küçük yapı taşı olan aile toplum düzenleyici bir sosyal kavramdır. Bireylerin bir araya gelerek aile olma amacıyla birleşmeleri topluma hizmet ettiği gibi insan yapısının ihtiyacı olan güven ve sevgi duygularını da tazelemektedir. Eşlerden birinin evlilik birliği içerisinde olduğu diğer eşe karşı sevgisizleştiğini açıklaması, belirtmesi ve ya hissetmesi evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında duygusal şiddete yönelik bir davranış olduğundan boşanma konusu davranışlardandır.
Sevgisizliğin en büyük göstergeleri ise; eşini sevmediğini söylemek, zorla evlendirildiğini söylemek, başkası ile evleneceğini söylemek ve eşinden sıkıldığını söylemektir. Bu tür onur kırıcı söylemlerde bulunana kusurlu eşin kusurlu olan davranış ve söylemlerinin varlığının kanıtı her türlü delille ve tanık beyanı ile sağlanabilmektedir.
Baskıcı davranışlar da duygusal şiddet içeren davranışlar arasında yer almaktadır. Eşlerden birinin diğerine karşı aşırı kıskançlık göstermesi, başkalarıyla görüşmesini engellemek, tehdit etmek, ailesinin evine bırakıp gitmek, eve almamak, kilit değiştirmek, evden kovmak, eşinin ailesini kovmak, eşyalarını kapı dışarı atmak, aileden para istemesi için baskı yapmak ve eşinin doğum yapması için baskı yapmak, üvey çocuğa kötü davranmak, Korkutmak, hürriyetini kısıtlamak vb. davranışlar sayılabilir. Bu örnekler sadece bu kadar olmayıp yaygın olanlardır.
Bu tip davranışlar arasında aileyle ilgilenmemek, eşe veya çocuklara ilgisiz davranmak, hamilelikte kadını yalnız bırakmak, gece hayatına çok düşkün olup ayrı yataklarda uyumak, eşin veya çocuğun hastalığı ile ilgilenmemek, evle ilgilenmemek, evi sık sık terk etmek, bazı geceler eve gelmemek, çok geç saatlerde eve gelmek, tüp bebek tedavisi olmamak, cinsel tedaviden kaçınmak, ev veya beden temizliği ile ilgilenmemek gibi davranışlar sayılabilir.
Evlilik birliğinin duygusal şiddet nedeniyle sarsılmasını çeşitli örneklerle açıklamaya çalışsak da günlük hayatta ve her somut olayda farklı şekillerde karşımıza çıkabilmektedir.
Mizgin Doğan Hukuk Bürosu © Copyright 2019 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir.
[Kod-Blog-Icerik]