Cinsel şiddet içeren davranışlar, eşlerin evliliğin en temel ilkesi olan sadakat yükümlülüğüne aykırı bir davranış olup boşanma nedeni oluşturmaktadır. Cinsel şiddet içeren davranışlar çeşitli hallerde ortaya çıkmaktaysa da uygulamada sıkça karşılaşılan davranışları bu makalemizde ayrı ayrı ele aldık.
Yargıtay'ın yerleşik görüşüne göre eşlerde cinsel birlikteliğin başarılamamış olması karşısında eşlerde birbirlerine karşı haklı bir nefretin, en azından bir isteksizliğin doğacağı kuvvetle muhtemeldir. Ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan, gerçekleşse de devamlılığının olup olmayacağı kadınca şüpheli düşünülen durumlarda bir kusur olmayan kadından evlilik birliğinin devamını beklemek haksızlık olacaktır. Böyle bir durumda evlilik süresine bakılmalı, bu sürenin kısa olmasa da makul bir süre olması gerekmektedir. Yani makul süre içerisinde birlikteliğin gerçekleştirilememiş olması gerekmektedir. Örneğin 1 haftalık bir evlilik sürecinde cinsel ilişkinin kurulamaması nedeniyle boşanma sebebi vardır diyemeyiz ancak 5-6 ay gibi makul bir süreye rağmen halen birliktelik gerçekleşmemişse boşanma sebebinin varlığı kabul edilmelidir.
Eşlerin bu nedenle açacağı boşanma davasının kabul görmesi için cinsel ilişkinin kurulmamasının sebebinin belirlenmesi ve cinsel ilişkinin kurulamadığının ispat edilmesi, özellikle eşler arasında bir çekişme mevcutsa rapor alınması gerekir. Burada tanık delili tek başına yeterli olmayacaktır.
İlişki kurulamaması kadının tedaviden kaçınması sebebiyle oluşuyorsa örneğin kadının vajinismus hastalığı var ve tedaviden kaçınıyorsa kadının cinsel ilişki kurulamıyor iddiası ile açtığı dava reddedilmeli, tam tersi olarak kadın tedaviden kaçınmıyorsa bu sebeple koca tarafından açılan boşanma davası reddedilmelidir.
Bu sebeple açılan davayı cinsel ilişkiyi kuramayan tarafından açılmaması gerekir. Eşlerin fiziksel kusurları cinsel ilişkiyi engelleyecek boyutta değilse boşanma konusu olay sayılmamakta böyle bir durumda gerekirse rapor alınmalıdır. Cinsel ilişkinin kurulamaması fiziksel değil de psikolojik nedenlerden kaynaklanıyorsa boşanma konusu davranış var sayılır ancak burada da makul süre gözetilmelidir.
Yargıtay'a göre her iki tarafında cinsel birlikteliğin kurulmasında engellerinin olmadığı ve kadının ilişkiden kaçınmadığı durumlarda erkek eşin kusurlu olduğu kabul edilmelidir.
Cinsel birliktelikten sebepsiz olarak sürekli kaçınmak boşanma konusu davranışlardandır ve evliliği çekilmez hale getiren davranışlardandır. Cinsel ilişkiden sürekli olarak kaçınma her türlü delille ispatlanabileceğinden tanık deliline dayanılabilir.
Eşini doğal olmayan yollardan cinsel ilişkiye zorlamak örneğin ters ilişkiyi ısrarla istemek, diğer taraf için çekilmez bir hal alıyorsa bu da cinsel şiddete yönelik bir davranış olarak kabul edilir ve evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında boşanma konusu davranış olarak değerlendirilir.
Eşlerin cinsel ilişki kurulabilmesine rağmen aykırı davranışlarla ya da doğal olmayan yollardan cinsel ilişkiyi gerçekleştirmek cinsel şiddet içeren davranışlardan olup boşanma konusu oluşturur. Bu nedenle doğal olmayan yolla cinsel ilişkiye giren eşe karşı açılan boşanma davasında kadının davası kabul edilmelidir.
Evlilik birliği içerisinde eşlerin cinsel ilişki kurulmuş olmasına rağmen cinsellikle ilgili aykırı bir davranışlar olması ve bir tarafın istemediği şekilde cinsel ilişki kurulması cinsel şiddete yönelik bir davranıştır.
İstenmeyen şekilde cinsel ilişki kurulması genellikle zulüm ve işkence şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken ayrıca TCK. kapsamında bu fiilin Cinsel sadırı suçunun da oluşmasıdır.
Evlilik birliğinde tarafların sadakat yükümlülüklerinin yanı sıra karşılıklı olarak birbirlerinin cinsel arzularını tatmin etme yükümlülükleri de vardır. Tabi ki bu yükümlülük sınırsız değildir. Tıbbi ve Hukuki sınırların ihlal edilmesi ile eş üzerinde gerçekleştirilen davranışlar ve cinsel saldırı suçunun nitelikli haline oluşturan davranışlar TCK. gereği ceza yaptırımına neden olacaktır.
Kadın, erkeğin mülkiyetinde olan bir eşya değildir. Erkek kadının maliki değildir ancak eril zihniyetlerde ne yazık ki evli kadının konumunun böyle görülmesi ve sonucunda cinsel şiddete maruz bırakılmaları çokça karşılaştığımız durumlardır. Evlilik birliği var diye kadının zorla da olsa cinsel birlikteliği gerçekleştireceği kabul edilemez.
Yatak ayırmak ta cinsel şiddete yönelik bir davranış olup boşanma konusunu oluşturur. Burada dikkat edilmesi gereken durum kadın veya erkek tarafından yatağın ayrılmasında haklı nedenin varlığının olup olmadığıdır. Genelde kadınların yapmış olduğu bu davranışı son zamanlarda görülen boşanma davalarında erkeğin de çok fazla yatak ayırdığı gözükmektedir.
Haklı bir sebep olmaksızın yatağı ayıran ve bunu uzun süreli yapan eşe karşı açılan boşanma davası kabul edilmelidir.
Cinsel yaşantıların, eşin yetersizliğinin bir başka üçüncü kişiye açıklanması tabii ki mahremiyetin ihlalidir ve cinsel şiddete yönelik davranışlardan boşanma konusunu oluşturmaktadır. Gerekli olmadığı halde bir başkasına eşinin cinsel yetersizliğinden bahsetmek veya yaşadıkları cinsel birlikteliğin ayrıntılarını paylaşmak evlilik birliğini temelinden sarsar. Bunun yanı sıra yakın çevreye, aileye cinsel uyumun olmadığından bahsetmek boşanma konusunu oluşturmamaktadır.
Sapkınlık nedeniyle açılan boşanma davalarında kanıtlanamayan cinsel sapkınlık boşanma hükmüne gerekçe yapılamaz. Cinsel sapkınlık çeşitli şekillerde karşımıza çıkar. Bunların en yaygın örnekleri;
Eşlerin tanıdık veya tanımadık bir başkasıyla sık sık görüşmesi, başkasıyla el ele gözükmesi, eşi istemediği halde başkasıyla arkadaşlık etmesi, başkalarıyla değişik mekanlarda görülmesi, tutumundan dolayı başkasıyla ilişki söylentisine sebebiyet verilmesi, haklı bir neden olmaksızın başkasıyla sürekli mesajlaşması Başkasıyla Cinsel Güveni Sarsıcı Davranışlar arasında cinsel şiddete yönelik davranış kabul edilmekte ve boşanma konusunu oluşturmaktadır.
Evlilik öncesi ilişkiye girdiğini açıklamak, tecavüze uğramak istendiğini söylemek, internette kendini bekar olarak belirtmek, başkasıyla imam nikahlı evlendiğini söylemek, gittiği yeri eşine karşı izah edememek ise Açıklamayla Cinsel Güveni Sarsıcı Davranışlar arasında cinsel şiddete yönelik davranış kabul edilmekte ve boşanma konusunu oluşturmaktadır.
Olağan dışı bir başka kişiyle telefonda görüşmek, samimi fotoğraflar çektirmek, mektuplaşmak, eşinden habersiz bir başka telefonunun olması da yine cinsel şiddete yönelik davranışlar arasında yer almaktadır.
Eşlerin evlilik birliği süresince birbirlerine sadakat yükümlülükleri vardır. Cinsel sadakat herkesin eşinden beklediği bir şeydir ve cinsel sadakatsizlik karşımıza çok çeşitli şekillerde çıkabilmektedir.
Başkasıyla yaşamak, eve eşinden habersiz olarak bir başkasını almak sıra dışı bir davranıştır. Şüphe çok kötüdür ve kimsenin eşini şüphelendirmeye hakkı yoktur. Yargıtay; evli bir kimsenin yetişkin bir kişiyi eve eşinden habersiz almasını sıra dışı bir davranış olarak açıklamaktadır. Yine Yargıtay evli kocanın karısına bir başka kadın ile yaşadığı cinsel ilişkiyi anlatmasına manevi işkence demiştir. Başkasıyla cinsel ilişki kurmak da cinsel sadakate aykırı davranıştır. Böyle bir durumda açılan boşanma davasında görgüye dayalı tanık anlatımlarına itibar edilir. Eşini başkasına pazarlamak, eşinin yatak odasında çekilen mahrem görüntüleri başkasına göstermek de cinsel sadakate aykırı davranışlara örnek olarak gösterilebilinir.
Mizgin Doğan Hukuk Bürosu © Copyright 2019 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir.
[Kod-Blog-Icerik]